Çocukluğum Fabrika Lojmanlarında tek tatlı evlerde geçti. Kızlı-erkekli hep beraber top oynardık, bisiklet sürerdik. Annemin işi olduğunda bizi komşularımıza emanet eder, karnımızı hep komşularımızda doyururduk. Ramazan akşamlarında gece yarısına kadar saklambaç oynardık kızlarla. Hiçbir komşumuzdan zarar görmeden büyüdük. Her zaman yardımımıza ya bir komşumuz ya da bir akrabamız koşardı.

Oysa şimdi kızlarımızı dışarı gönderemiyoruz. Değil bir yabancıdan kızlarımızı komşularımızdan, akrabalarımızdan hatta eğitim gördüğü öğretmenlerinden sakınır hale geldi. Haberleri seyrettikçe paranoya oluşmaya başladı. Tabutu başında kızım seni koruyamadım diye feryat eden babaların acısını tüm kalbimle hissediyorum bir kız babası olarak. Peygamber efendimizin Peygamberlik gelmeden önceki cahiliye dönemi gibi şimdiki çağımız. Bildiğim kadarı ile Peygamberler en azgın toplumlara gelirmiş oysa. Bizim çağımız cahiliye döneminden daha kötü hale gelmeye başladı.8 yaşındaki narin sırf gerçekleri gördü diye sadece akrabalarının yaşadığı bir köyde bile vahşice öldürülüyor. Kız çocuklarımız sırf boşanmak istiyor diye en güzel çağında koparılıyor hayallerinden sevdiklerinden. En doğal hakları olan yaşam hakları alınıyor ellerinden. Hiç bir haber programı yok ki ayrılmak istediği sevgilisi tarafından hunharca öldürülen bir kızımızın haberi olmasın . O kadar çok haber var ki artık hepsini yazmaya ne kalem dayanabilir, ne de kâğıt kabul eder.

Şimdi kıyaslayalım çağımızı Cahiliye dönemi ile. Ne fark kaldı aramızda o günlerle. Başka bir peygamber gelmeyeceğine göre nerede bizim kurtuluşumuz.

Hastanelerin de durumu içler acısı. Para kazanma hırsı ile insanların her şeyi mubah gördüğü bu toplum nasıl düzelecek. Her fırsatta Z kuşağına kızan bizler çocuklarımıza nasıl bir gelecek bıraktığımızın farkında mıyız acaba.

Kızlarımızın kapısının önünde rahatça oynayabileceği, güvenli bir şekilde okula ve Hastaneye gönderildiği, Üniversiteye gönderdiğimizde başına bir şey gelecek mi endişesi yaşamadan rahatça uyuyabildiğimiz günlerin hasretiyle bu toplumsal şiddete kim ya da kimler dur diyecek acaba. Kızlarımızı 20 küsur suçtan cezası olan bir suç makinasının katletmesini engellemenin yollarını nasıl bulacağız acaba. Çocuklarımızı bıraktığımız bu çağda onlar nasıl kendi çocuklarını yetiştirecek acaba. Akşam saat 17.00 da babası gelmeden çocuklarını eve çağıran anneler yoksa eğer artık bu toplumda eğitimi kim sağlayacak. Öğretmenlerimiz mi yoksa Kolluk Kuvvetleri mi?

Afrika’da yolda gezemediğimiz canımızı ve malımızı koruyamadığımız toplumlarla bizim aramızda sadece bir tık kaldı.