1 Mayıs Dünyanın birçok ülkesinde yıllardır işçi ve emekçilerin birlik, dayanışma ve haksızlıklara karşı mücadele günü olarak kutlanmaktadır. Avrupa ve Amerika’da 19. yüzyıl boyunca çok kötü çalışma koşulları içinde çalışan işçiler, yaşadıkları koşulları değiştirmek üzere bir çok grev ve direniş gerçekleştirdiler. 1890 yılından sonra 1 Mayıs'lar bütün ülkelerde uluslararası işçi bayramı olarak kutlanmaya başlandı. Bir çok ülkede 1 Mayıs tatil günü olarak kabul edildi. 1919 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) kuruluş kongresinde 8 saatlik işgünü karara bağlandı. Türkiye’de dahil bugün tüm dünyada 1 Mayıs yasal olarak "İşçi Bayramı" ilan edilmiş ve genel tatil olarak kutlanmaktadır. Osmanlı’da ilk 1 Mayıs, II. Meşrutiyet'den sonra, 1909'da Üsküp'te Bulgar, Sırp ve Türk işçilerin katılımıyla kutlandı. 1910’dan sonra 1924 yıllarına kadar İstanbul ve değişik bölgelerimizde de 1 Mayıs kutlamaları yapıldı. 1 Mayıs 1925 yılındaki kutlamaların ardından, ülkemizdeki sendikalar yoğun bir baskıyla karşı karşıya kaldılar. 27 Mayıs 1935 tarihli ''Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanun'' ile 1 Mayıs ''Bahar Bayramı'' olarak kabul edildi. İkinci dünya savaşından sonra ülkemizde sendikacılık hareketinin yeniden gelişmesi ve özellikle Uluslararası sendikacılık hareketi ile tanışmasıyla birlikte, 1 Mayıs'ın işçi sınıfının birlik ve Uluslararası dayanışma günü olduğu anlaşılmaya başlandı.
1 Mayıs 1977 günü İşçi Bayramı’nı kutlamak üzere çeşitli illerden İstanbul’a gelen işçilerin bir provokasyon neticesinde 28 kişi ezilme ya da boğulma nedeniyle, 5 kişi vurulma nedeniyle, 1 kişi de panzer altında kalarak yaşamını yitirdi, yaklaşık 130 kişi de yaralandı.
Günümüzde ise hayatları hep mücadele ile geçen işçi kardeşlerimizin ekonomik ve sosyal yapıları AKP hükümetinin son sekiz yılda izlediği yanlış politikalar sonucunda çok acımasız hale gelmiştir. Çalışma yaşamı ile ilgili düzenlemeler ve uygulamalara ilişkin sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin uyarıları, tepkileri, muhalefetin eleştirileri, önerileri hiç dikkate alınmamıştır.
Bugün asgari ücret açlık sınırının çok altında olup ayrıca işçilerin sosyal hakları kesilmiş, iş güvencesi, çalışma koşulları ağırlaştırılmış ve başta belediyeler olmak üzere taşeronlaştırma artmış, çalışanların emekli olma umudu da yok edilmiştir. İşsizlik ve yoksulluk artmış, gelir dağılımındaki adaletsizlik hızla uçurum boyutuna ulaşmış, işsizlik tehlikeli düzeye çıkmış, toplumsal bunalıma dönüşmüştür.
İşçilere yapılan bu uygulamalar öncelikle bir işçi şehri olan Kırıkkaleli’nin tepkisini çekmelidir.
AKP iktidarının yıllardır uyguladığı yanlış politikalarının sonuçlarını, TEKEL işçileri, uygulamada kendilerini toplu iş sözleşmesi ve grev hakkından yoksun bırakan, ücretlerini ve tazminatlarını düşüren, ertesi yıl çalışma güvencelerinin olmadığı 4C kapsamında değil, İş Kanunu kapsamında başka kamu işletmelerinde çalışmak istiyor.
En kutsal değer olan emeğin bayramını, İşçinin üretimden gelen gücünü ortaya koyarak bu günümüzü Komünistlerin, vatan hainlerinin, bölücü unsurların cirit attığı bir güne dönüşmesine fırsat vermeden kardeşlik duyguları içinde sıkıntılarımızı güç noktalarına duyurmalıyız.
Tüm işçi ve emekçi kardeşlerimizin 1Mayıs Bayramını kutluyorum.