Eski ülkücü olduğu söylenen zevat yine kendi ifadeleri ile Aksiyon dergisine verdiği beyanatta aynen şunu söylemektedir. “...Ülkücülerle birlikte hareket etmeye başladım. Onlara mecburen katıldım. Tek başınıza yaşayamıyorsunuz.. Hiç, MHP’li olmadım. Türkeş’i hiç bir zaman sevmedim..” diyen Türköte’ye eski ülkücü demenin doğru olmadığını düşünüyorum.   Çiller ile birlikte iken “Bu vatan için kurşun atanda yiyende şereflidir” sözünün mimarı olan kişi, daha sonra “Türklerde asil kan aramayın, asil kan ancak kangal köpeklerinde bulunur”, diyecek kadar fütursuzlaşmış, “Türkiye’de kıyamet Kürtçülerden değil Türk milliyetçilerinden kopacaktır”, diyecek kadar yoldan çıkmıştır.   Zaman-e çocuğu bu kıvrak adam, her daim devrin adamı olmuş, iktidar değiştikçe dönmesini bilmiş, Türkdöne olmuştur.   Apo’yu “Paşa” yapalım diyen, açılımın baş mimarı, milletvekili kocası, Diyarbakır’a Amed diyen bu adam, Atatürkçü olmayı hakaret sayıp Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurulu Yönetim Kurulu üyeliği’ni kabul etmişti.   Şimdi de Türk Ocaklarına dil uzatan bu zat, “Türk Ocakları misyonunu tamamladı. Artık kapatılsın.” demiş. Türk kelimesi etrafındaki bulunacak çözümlerin artık çözüm olmadığını bütün cumhuriyet tarihi boyunca tecrübe ederek öğrenmiş olmamız lazım.” derken, sahibinin sesi olurken Kürtçülüğü desteklemekten de geri kalmamıştır.   Oysa ki, Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk denir. Anlayışı ile Türklük kavramının etnik milliyetçilikten ne kadar uzak olduğu ortadadır. Bu ülkede hala birlik ve beraberlik içerisinde yaşıyorsak aslında bunu Türk Milliyetçiliğine borçluyuz.   Türk Ocakları 1912 yılında devleti yıkılmaktan kurtarmak için bir avuç Türkçünün kurduğu  ve şanlı tarihi boyunca bir çok aydın, ideolog, bilim adamı yetiştiren bu seçkin kurumun kapatılmasını istemek bu millete düşmanlığın en büyüğü olsa gerek.   Türk Ocakları günümüzde de hala milliyetsizlere, milli kimlikten yoksun şuursuzlara karşı ilk günkü heyecanı ile her platformda mücadelesini vermektedir.   Aslına bakarsanız bu bir başlangıç, Anayasa’dan Türk adını silme operasyonu ile başlayan bu proje artık Türk adını alan her kurumu kapsayacaktır.   Zevat önce kendi soyadından başlamalı, arkasından Türk adı geçen Bakanlıklar, derken devletin adı da kesinlikle değişmesi gerekmektedir(!) Çünkü “Türkiye” Türkün yaşadığı yer demekse bu durum Türk kelimesi etrafında çözüm olmayacağı düşüncesine  göre derhal değişmelidir.   Evet, Türk düşmanları işbaşında, Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına aldığını söyleyebilen bir iktidarın yalakası da tabiî ki hızını alamayarak Türk Ocaklarının kapatılmasını isteyecektir.”   Belki de sadece Türk kelimesi ile uğraşmak yerine bütün Türkleri ve Türk gibi düşünenleri Türkiye’den sürseler bir çok  dertten kurtulmuş olurlar.   Milliyetsizlerin zamanla bu fikri hayata geçirmek isteyecekleri kesin. O gün gelmeden bu kimliksizlere karşı Türk Milliyetçileri olarak artık cılız sesler yerine ayağa kalkarak tavrımızı net ortaya koymalıyız.