Ben, Kırıkkale insanını kendinden emin, vakur, kürtürel değerlerine saygılı bilirdim.Orta yaş ve üzeri,zamanlarının çoğunu ibadete ayırırlar.Yolda yürürken bile dudaklar kıpır kıpır zikirle meşguldür.(Kırıkkale’de Tahrikat ehili akımlar oldukça fazladır.) Gençlerimiz ciddi duruşlu. Caddelerde bıçkın yürüyüşlü, halerinde mahalle kabadayıları görüntüsü vardır.eee… Ne var bunda  diyeceksiniz.Öyleyse anlatalım.Son yıllarda Ankara oyun havaları diye ucube bi müzik türü çıktı. Hızlı ritimleriyle arabeske’de yakın duran bu müzik’te insanın yüzünükızartan Argo kelimeler ve belden aşağı ifadelerle dolu. Bu müzik Yerel radyolarımızda ve malum birkaç T.V. kanalında bangır bangır çalınmakta, halkımız farkında olmadan bu küfürün içerisine çekilmekte. Sadece radyo ve T.V. lerdemi….Bir  ahbabıma ziyarete gitsem, belden aşşağı ifadeli bir türkünün sözlerini mırıldansam, sıcak çay kafama boca edilir,ev sahibi ve gençleri benim kırılmadık yerlerimi koymazlar. İyi de… aynı sözler hiç kapatılmayan radyo ve T.V lerden devamlı kulakları tırmalıyorsa bana yetecek güçleri radyo ve T.V. yi lapatmaya yetmiyormu ?

Tek tek bireylere  sorsak, cevabları şöyle olacaktır. -Kültürümüzde böyle bir şey yok. Adamın biri kafayı çekip saçmalamasıdır bu  aile içinde dinlenmez, iyide aynı karşı duruşu toplum olarak neden diyemiyoruz.Ben bir aile reisine, seni Gazinocu seni Pavyoncu, seni meyhaneci desem, bana ne cevap vereceğini herkez tahmin edebilir. Birde düşünün,Adam  köşesine çekilmiş teşbih çekiyor, Radyodan bir malum türkü-Arabada beş evde onbeş…Haydaaa…bizimkinin 33 lerine beş’ler,onbeşler karışacak,veya evin genç kızı misafirlere çay servisi yapmakta, yine T.Vden veya radyodan bir türkü duyuluyor. -Kavun değil koklayım, Karpuz değil tıklayım, hadi bakalım yandı bizim keten helva Evsahibi ve misafirin yüzüne bakın neler göreceğinizi tahmin ediyorum.        

Ben’de biliyorum bu günkü yazımın başlığı biraz ağır oldu ama sevgili Kırıkkaleliler yaşadığımız bu acı ve komik durumlara için başka hangi başlık kullanılabilir.        Hiçbir faydası olmayacak ama konuyu şöyle bağlamak istiyorum. -Buna Devletin mani olması lazım. Toplumda gerçek sanatçılara sahip çıkılması lazım. -Öz müziğimize kendi ülkemize üvey evlat muamelesi yapılmamalı. -Türkiye’de bir yazlaşma var Ankara ezgilerinin ritmik yapısı bu tür yazlaştırmaya müsait olduğundan gerçek türkülere sahip çıkmalıyız. -Televizyon ve radyo programları, yarışmalar, albümler yapılmalı. -Türküleri aslına uygun icra yarışmaları düzenlenmeli. -Yerel yönetimler de destek vermeli.         Tekrar ediyorum; insanlarımız saf duygularından uzaklaştırıldı. Pavyonda söylenen şeyi düğünlerde de söyledikleri zaman bu çirkinlik halka yayılıyor, Belden aşağı şeylere maalesef açık hale geldik. Bu müzik türü aile içinde dahi dinleniyor. Böyle bir sarmal var, sürecin tek taraflı olduğunu düşünmek yanlış olur.Bu kültür aile kurumuna büyük zarar veriyor.Meşrebimize uymayacak espriler alt nesillere aşılanıyor.Türkçe elden gidiyor.Türkülerimizin içindeki tertemiz kelimeler, ifadeler,mecazlarla belden aşağı çekiliyor.         

Sadece kadını cinsel meta olarak göstermek, aşağılamak değil, insanı aşağılayan türküler de var. Toplum olarak Şeytan avukatlığını yapan, müstehcen olan türkülerin dinlenmesine karşı çıkmalıyız         

Polemik var kavga yok………Vesselam