Geçenlerde bir TV özel programında Genetik bilimi insan ömrünü uzatmanın formülü buldumu, insan daha uzun yaşamak istermi?konusu ele alındı. Aynı gün ölen bir yakınımın’da cenazesine katılmıştım.Bu iki programda tanık olduğum,konu ve olaylar,aslında benimde üzerimde çok ciddi düşünmediğim (inkar etmiyorum) ÖLÜM anını getirdi. Cenaze merasiminde, sözde cenaze yakınlarının acısını paylaşmak için oraya gelen insanların gayriciddi konuşma ve hareketleri, beni hayretler içerisinde bıraktı.Bizler Müslüman bir Toplum olarak nerede nasıl davranmamız gerektiğini gösteren kriterlerimiz vardır.Cenazeye katılanların bir kısmı yaklaşıp,Cenazenin başında bir Fatiha dahi okumadı.
Ne vakit namazını kıldı ne de cenaze namazını.Cami etrafında gruplar halinde sohbetler edilirken,gülüşmeler ve argo konuşmalar duyuluyordu.Cenaze konvoyunu katılmak bir çoğuna göre Düğün konvoyuna katılmaktan hiçbir fark, yoktu.Sanki, konvoy’un çokluğu insanların kalabalık gözükmesi (Ölen kişinin) çok değerli bir kimse olduğunu kanısında gibiydiler. Mezarlıkta,defin işlemleri yapılırken, çoğunluk oradaki duygusal ve hüzünlü ortamdan çok uzaktı.Kuran okunurken bile sohbetler yapılıyordu.Cep telefonları sessize alınmamış günlük ne alaka sohbetler yapılıyordu.Hatta birisinin telefonu çalığında,ortalıkta şu ses yankılanmaya başladı.Duysun o şerefsiz duysun,ben ölüyorum.Onun olsun Ankara, ben gidiyorum.
Mezarlıkta kısaca tanık oldukların dini vecibe ve manevi haz’dan çok uzaktı.Hani kıymetli hocalarımız anlatır ya…. Cenaze namazına katılana bir Uhud dağı kadar sevap Mezarlığa gidene,bir Uhud dağı kadar sevap Üzerine toprak atana,bir Uhud dağı kadar sevap Bizler bu sevabı nasıl alırız? Genetikçi bilim adamlarının amacı,bilim adına,şan,şöhret ve para kazanmak.Hastalıklar içerisinde böyle kötürüm,herkese muhtaç vaziyette kimse yaşamak istemez.Halbuki,Bunun yerine normal insan sürecini sağlıklı gelişmesi için çalışmak daha doğru bir yaklaşım olurdu. Dünyaya kazık çakmaya niyetli olan bir sürü insan tanıyorum.İnsanın tek bildiği yaşamak,öte tarafı bilmiyor.ÖLÜM,Elimizin kenarıyla itebileceğiniz bir şey değil .Belli yerlerde muhakkak insan ömrü uzayacaktır.Belkide sadece belli bir paraya sahip insanlarının hayatları uzayacak,onu da ben bilmiyorum. Hz. Peygamber Müminler ölmez,bir yerden bir yere göç ederler buyuruyor.Allah öleceksiniz:demiyor.Her nefis ölümü tadacaktır.diyor.
Tatmak başka bir şeydir,ölmek başka bir şeydir.
Ölümü düşüne düşüne,evvela ölümden korkmamayı öğrenir insan.Ölümden korkanlar Dünya perestlerdir.kendini tanımayanlardır,maddeciklerdir.kendini beden zannedenlerdir.Ölümü çok düşünmeliyiz,iş işten geçtikten sonra vah vah deyip ördek merhametine düşeriz.
Büyük şair,fikir,adamı,Necip fazıl:ölürken tebessüm ederek Demek,ölmek böyle oluyormuş der.
Bir tanıdığım babası kanser hastasıdır.(Akciğer kanseri hastaya çok ızdırap verirmiş)hasta adam,ızdıraptan çok inliyormuş.Oğlu ,babasına can veriyorum demiş ve ahrete intikal olmuş.
Azrail bir melektir.Onu,Batılıların kafamıza nakşettiği gibi,kara cüppeli,kuru kafalı ,elinde tırpan’la düşünmek çok yanlıştır.Azrail yanında ölümü getirir,ölüm bir varlıktır.Ameli iyi olana güzel gözükür,kötü olana ise korkunç,iyi olan tebessüm ederek göçer,kötü olan ise ölürken korku verici bir görüntüyle gider.
Bir arkadaşımın amcası çok gaddar bir tefeciymiş,çok ocaklar söndürmüş,çok canlar yakmış.Adamın ölümü çok korkunç olmuş.yatağından doğrulup devamlı köpek gibi havlarmış.Komşular sesini duymasın diye pencereye yorgan germişler.
Bize düşen,Rabbimizden bizi kendisinin ve Resulu’nun muhabbeti ile muhabbetlendirerek;emirlerine severek uymak ve yasaklarından severek kaçmak nasip etsin….
Polemik var kavga yok.
Vesselam