Son günlerde o kadar çok gündem değişti ki her zaman ki gibi ülkemizde yetişmek hepsini yazmak için sadece gazetecilik yapmak gerekiyor galiba. Hakkari’de verdiğimiz şehitlerin acısı geçmemişti henüz. Geniş çaplı yorumlayamadık. İhmal mi var, ihanet mi? Bilemedik. Açılımın başımıza ördüğü çoraplar bunlar. Hemen sınır dışı harekat başladı, 50-100 terörist öldürüldü denildiyse de bunların hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı. Çünkü Irak’ın kuzeyinde bize kedisini bile vermeyeceğini söyleyen aşiret lideri “Topraklarımıza girilmemiştir.” diyerek Sınır ötesi harekatın olmadığını da itiraf etti. Bu hengamede maalesef ülkemizin cennet köşelerinin biri olan Van’da deprem felaketi gerçekleşti. Bu felaket Türk Milletini derinden üzdü. Edirne’den, Kırıkkale’ye, Antalya’dan Sinop’a herkes üzüldü. Ve elinden gelen yardımı yapmak için harekete geçti. Deprem ülkemizin bir gerçeği ve ne zaman kimin başına geleceği belli olmayacağından buna kayıtsız kalmak mümkün değil, üzülmemek mümkün değil. Hayatının baharında nice yaşamlar gitti. 

Hayaller yok oldu. Nice dersler dolu yaşam öyküleri çıktı içinden. Görevlerinin başında gencecik altmış sekiz öğretmen şehit oldu. Onlar için ağlamamak mümkün mü? Bazıları Gölcük depreminin sebebini özellikle askeriyedeki çirkin şeylerden olduğunu söyleyenler vardı. Allah'ın bir gazabı olduğunu, kul azmayınca Yaradan’ın böyle felaketler vermeyeceğinden bahsedildi. Belli gruplar bu depremi nerdeyse hak ettiler mealinde cümleler kurdular. Gölcük için söylenenler ne kadar yanlışsa şimdi Van için söylenenlerde o kadar anlamsız ve yanlış şeylerdir. Van halkının PKK’ya verdiği desteğin, yirmi dört şehidin kanı var dedilerse de bunlara katılmak mümkün değil. Ama Başbakan’ın deprem sebebi ile 29 Ekim kutlamalarını iptal etmesi bu süreç içerisinde ki en yanlış davranıştı. Cumhuriyet Kokteyl’inin yapılmaması anlaşılabilir bir davranış iken, geçit törenini kaldırmak akıllara başka şeyler getirmiyor değil. Sanki kutlamalar davul zurna ile yapılıyor. Üstelikte töreni kaldırırken akşam düğünde eğlendiğin düşünülürse bu sözümüzde haklılığımız ortaya çıkar. Hükümetin yıllardan beri övünerek anlattığı birkaç icraatından biri olan duble yol yapımında deprem paralarını harcandığını Hükümetin Bakanı açıkladı. 

Demek ki bu yollarda depremzedenin hakkı var. O zaman şu soruyu sormak lazım. Diğer topladığınız paraları ne yaptınız. Van depremi özellikle doğudaki kardeşlerimize şunu gösterdiğini düşünüyorum. Biz bir elmanın yarsı gibiyiz. Ayrı gayrımız mümkün değil. Başları ağrıdığında kimlerin onların yanında olduğunu gördük. Büyük devletimizde üzerine düşen görevi yaparak bütün yaraları saracak ve Van’lı kardeşlerimizi sıcak bir yuvaya kavuşturacaktır. Şehit olan öğretmenlerimizin stajyerliğine bakılmaksızın onların şehit olduğunu düşünerek mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir. Hak Teala bir daha böyle acılar göstermesin. Bu büyük milletin gördüğü son acı olsun.