Hüseyin Nihal Atsız’ın komünist tehlike karşısında dönemim Başbakanı’na yazdığı açık mektupla başlayan süreçte devrin meşhur komünisti Sabahattin Ali’nin açtığı davanın neticesinde dönemin yöneticileri Türkçü avını başlamışlardır. Hele birde buna İnönü’nün açıklamaları eklenince Atsız tutuklanmıştır. Arkasından Üsteğmen olarak görev yapan Alparslan Türkeş’in ‘in Atsız’a gönderdiği mektup ve yazıları çıkınca, Türkeş’te gözaltına alınmış ve Tophane’deki Askeri Cezaevi’ne kapatılmıştır. “Türkçü-Turancı” olduğunu itiraf etmesi için Atsız gibi o da tabutluklara kapatılmış ve aynı dönemde Reha Oğuz Türkan, Hüseyin Namık Orkun, Zeki Velidi Toğan gibi 23 Türkçü de çok çeşitli işkencelere maruz bırakılmıştır. Türkçüler Günü ilk defa 3 Mayıs 1945’de Reha Oğuz Türkan, Hüseyin Namık Orkun, Zeki Velidi Toğan başta olmak üzere 10 mahkûm tarafından kutlanmıştır. Daha sonraki senelerde de devam eden toplantılar Türkçülük Günü (Bayramı) adını almıştır.

 O gün Komünist olduğu için Türkçülüğe karşı olanların başlattığı bu soysuz işkencelerin ardından günümüzde de pek bir şey değişmiş gibi görünmüyor. Bugün de Türkçüler bölücü Kürtçülerin haince hayallerinin karşısında tek kale olarak dimdik ayakta durdukları için, Türk Milletinin karşısındalar. Bugün sadece Bölücü hainler değil, Müslüman olduğunu söyleyen bir kısım güruhta milliyetçiliğim karşısındalar. Oysa ki Müslüman olmayan Türk’ün aslında bir mana içermediğini herkes bilir. “Türklük bedenimiz, İslam ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur” anlayışından geldiğimizi herkes bilir. Yüzlerce yıl Müslüman demenin Türk demek olduğunu, yine yüzlerce yıl İslam’ın bayraktarlığını yapan milletin Türk Milleti olduğunu herkes bilir. Bilir de işine gelmez menfaatperestlerin, bölücülerin. En büyük tehlike gibi göstermeye çalışırlar Türkçülüğü. Türk Milliyetçiliğinin ırkçılık içermediğini herkes bilir. Irkçılığın tarihimizin hiçbir sayfasında görülmediğini art niyetli olmayan herkes bilir aslında. Aşık Veysel Anadolu’da aslında avazı çıktığı kadar “Türküz Türkü çığırırız” diye davet eder aslında bu birliğe. Yedi yaşında Ayşe kızımız, Mehmet oğlumuz her sabah “Türküm” diye başlar okuluna, bu bilince düşmandır aslında ne idüğü belirsizler. “Ne Mutlu Türküm diyene” deriz. Biz milliyetçiliğimizi anlatırken dünyaya, buna rağmen kasıtlıdır aslında bu iftiralar. Biz içimizde yaşayanları bir tarağın dişleri gibi eşit tutarız aslında, biliriz Acemin Araba, Arap’ın aceme üstünlüğü olmadığını, öyle davranırız Allah’ın emaneti olan vatandaşlarımıza. Mensubu olmaktan onur duyduğum ve büyük Türk Milletinin varlık mücadelesine katkıda bulunan tüm Türk Milliyetçilerinin Türkçüler Gününü kutluyom.