İnsanoğlunun fıtratında vazife dağıtılırken geride durmak, ücret dağıtılırken ise öne çıkmak gibi bir meyil vardır. Hamiyetli, vatansever kahramanlar ise tam tersini yaparak kimse kendisinden bir vazife istemese bile üzerlerine düşen mesuliyetin farkına vararak harekete geçerler. Ortaya çıkan menfaatin talebinde ise geride durur, başkalarını tercih ederler. Böyle olunca da meydan, işin başında işin ucundan tutmayanlara kalır. Hamiyetli insan zaten ihtilaf ve fitne çıkmasın diye çoğu hakkından feragat eder. Bunu Afganistan’ın işgal edilmesi sürecince net bir şekilde gördük. Tarih tekerrürden ibaret olduğu için muhtemelen Suriye’de de göreceğiz.
Afganistan örneğinden gidelim. İlk Rus işgalinde, hamiyetle işgale karşı çıkan farklı liderler altında çok sayıda grup ortaya çıktı. Sonra bunlardan biri temayüz etti ve birlik ortaya çıktı. Birileri bundan rahatsız oldu. Normaldir. Rusya, İran istihbarat teşkilatları başta olmak üzere daha sonraki zaferden nemalanmak isteyen batılı ülke istihbaratları da işin içine girdiler. Ortaya fitne çıkarmak için şöyle bir yol izlediler; en önde görünen mücahit grubunda bulunup ikinci-üçüncü kademede yetkili, lider olma heveslisi birilerini bulup basında onunla ilgili şişirme haberlerle o kişiyi parlatmaya başladılar. Onunla ilgili abartılı kahramanlık ve liderlik haberleri yaptılar. Ülkeye gelip, liderle görüşmek yerine bu geride kalmış, silik fakat liderlik heveslisi kişi ya da kişilerle röportaj yaptılar. Bir süre sonra bu kişi ya da kişiler baştaki liderlerine karşı havaya girdiler. “Bak, herkes seni değil beni lider olarak kabul ediyor” diyerek liderden yerini kendisine terk etmesini talep ettiler. Lider, hamiyetinden bunu kabul edecek bile olsa çevresindekiler buna müsade etmediler. Gerilim arttı. Bir süre sonra o silik adam, verilen gaz ve maddi desteklerle ayrı bir grup olarak lidere isyan bayrağı açtı. İşte Rus işgaline son veren Afgan mücahitlerinin galibiyetin arkasından birbirlerine savaş açmaları böyle başladı. Arkasından gelen Amerikan işgali başlar başlamaz bir grup anında Amerika ile dost olup ülkede idareyi ele geçirdi. Takke düştü kel göründü. Fitneyi kimin çıkardığı, Afgan mücahitlerini kimin birbirine düşürdüğü de ortaya çıkmış oldu. Sonra olanlar herkesçe malum olduğu için burada bırakayım.
Şimdi bu oyunun aynısı muhtemelen Suriye’de sahneye konulacak. Esed’e karşı savaşan çok lider ve gruplar oldu. Son anda Ahmed Şara ve grubu olan HTŞ temayüz edip lider oldu ve ülkeye hakim oldu. Diğer gruplar da şimdilik bunu kabul edip itiraz etmediler. Zafer şarkılarını beraber söylediler. Bundan rahatsız olan çok ülke var. Rusya, İran, ABD ve diğerleri. Şimdi şöyle olacak; birileri sürekli olarak Suriye Milli Ordusu, Türkmen cephesi gibi grupları ve dahi liderlerini gıdıklamaya başlayacaklar. “Sizin de bu zaferde payınız var. Yönetim pastasından da hakkınız olmalı.” Eğer bu gruplar da yönetime katılmışsa, o zaman B planı var. “Evet size bazı haklar verildi ama bu sizin hak ettiğinizin çok altında. Baksanıza filan grup sizden daha az çalıştığı halde ona sizden çok daha fazla haklar verildi. Hak verilmez alınır. Hakkınızı arayın. Maddi-manevi-silah-cephane ne isterseniz size vermek üzere hazırız”
İlk örneği dürzilerden geldi. “Biz, bize ne haklar verileceğinden emin değiliz, bu yüzden silah bırakmayacağız” dediler. Bu fitneyi ateşlemeye çalışanların B, C, D planları hazır. Hayatları fitne çıkarmak ve sömürmek üzerine kurulu. Dikkatli olmak lazım.
VAZİFE-ÜCRET TAKSİMİ
Sadettin ŞAHİN
Yorumlar