Norveç ve Kuzey Kutbu arasındaki Kuzey Kutup Dairesi'nin yukarısındaki bir adada buzlu Plataberget dağının derinliklerinde, insanlığın geleceği için hayati öneme sahip bir kaynak bulunmaktadır. Bu kaynak Kömür, petrol ya da değerli mineraller değil, tohumlardır.

Norveç'te bir depoda dünyadaki bütün bitki tohumlarını muhafaza etmeyi amaçlayan bir projedir. Norveç'in Longyearbyen şehrinde, projesi 1983 yılından itibaren hazırlanmaya başlanan Nükleer patlamalara dayanıklı olarak tasarlanan depo’nun inşaatına 2006 yılında başlanmış, 2008'de yapımı tamamlanmış ve yaklaşık Dokuz Milyon Dolara mal olmuştur.  Norveç’in kuzeyinde Kuzey Kutbu'na yaklaşık 1300 kilometre uzaklıktaki bu yer, kumtaşı bir dağa 100 metre mesafede 130 metre aşağıya inşa edilen tohum kasası 2008 yılında faaliyete geçmiştir. Svalbard Global Tohum Kasasında, doğal afet, hastalık veya savaş gibi dünya mahsullerine bir şey olması durumunda korumak için dünya çapında tarım ürünlerinden bitki tohumları yer almaktadır. Esasen, dünyanın en büyük tarımsal biyoçeşitlilik koleksiyonunu tutan büyük bir emanet kasasıdır.

Norveç hükümeti tarafından desteklenen proje, ABD, İngiltere, Almanya, İsviçre ve Kanada'nın devlet fonlarından yıllık yaklaşık 125 -150 bin dolar mali destek aktarılmaktadır. Olası bir küresel afet halinde yeryüzündeki bitki türlerinin korunarak yeniden ekilebilmelerine olanak sağlamayı amaçlamaktadır.  Depoda yaklaşık Dört Milyon adet tohum korunmaktadır. Depodaki havanın sıcaklığı tohumların en uzun süre korunabileceği sıcaklık olarak tespit edilen -18 dereceye sabitlenmiştir.  Ancak kıyamet günü kasası da iklim değişikliğinin yarattığı küresel ısınma tehdidi ile karşı karşıya kalmıştır. 2016 yılında eriyen buzulların neden olduğu sel, ambarın giriş tünelini kullanılamaz hale getirmiştir. Norveç hükümeti, yaşanan sorunların tekrarlanmasına engel olmak ve tohum deposunu geliştirerek daha korunaklı hale getirmek için 13 milyon dolarlık bir bütçe ayırmıştır. Kasa sıcaklık sensörleriyle donatılarak ısınmaya karşı, soğutma sisteminin devreye girmesi için ek soğutma sistemi de kurularak, tüm dünyanın tarımsal taban koleksiyonlarına sahip kasa dış etkilerden korunur hale getirilmiştir.

            Kıyamet Günü Deposu, gelecek nesillerin "iklim değişikliği ve nüfus artışının zorluklarının üstesinden gelme" ihtiyacı duyması durumunda, bugün mevcut olan her önemli ürün çeşidini temsil eden milyonlarca tohumu güvence altına almayı amaçlamakla beraber, her zaman kıyamet gününe hazırlanmak olmadığı, doğal sorunlara karşı tohumların depolanması gerektiği belirtilmiştir. Bu doğrultuda "Etiyopya kuraklık yaşadıysa ve bazı ürünlerini kaybettiyse, kasadan tohum alabileceği ve arazilerini ekebileceği, ürün almaya başlayabileceklerini belirtmektedirler. Küresel Bitki Tohumu Kasası, yerel bir gen bankasının kaybedilmesi durumunda bitki genetik mirasını korumak olan Nuh'un Gemisi olarak tanımlanıyor.  Suriye iç savaşı, 2015 yılında Svalbard Dünya Tohum Kasası'nda depolanan tohumların ilk kez kullanılmasına neden olmuştur. Saklanan tohumlar Suriye'de Halep yakınlarındaki Kurak Alanda Tarım Araştırmaları Merkezi'ne ait tohum bankasının zarar görmesiyle kullanılmış, ekilen tohumlardan yetiştirilen yeni tohumlar Kıyamet Günü Kasasına geri iade edilmiştir.

Kıyamet Günü kasası, 2019 yılından beri ilk önemli güncellemesini yapmaya başladı. Son yapılan geliştirme çalışmalarından sonra önümüzdeki günlerde 36 farklı gruptan alınmış 60 binden fazla tohum örneği depoda saklanmaya başlanmıştır. Sürdürülebilir tarım ve türlerin korunması için kritik öneme sahip tohum deposu, şimdilerde iklim değişikliği karşısında önemli bir rol üstleniyor. Öncelikli tehdit iklim değişikliği, Şu an için öncelikli kaygılarının iklim değişikliği olduğunu vurgulayan uluslararası kar amacı gütmeyen kuruluş Crop Trust başkanı Hannes Dempewolf, bu tip depoların farklı çalışmalara da imkân sağlayacağını belirterek, bu ve buna benzer tohum deposu olarak görev yapan oluşumların türlerin korunmasını sağlayacağı gibi, ilerleyen dönemlerde yeni türlerin oluşturulmasında da önemli bir rol oynayabileceğini ifade etmiştir.

Hiç şüphesiz depolanan tohumlar arasında öncelikli olarak farklı mısır çeşitleri kendini gösteriyor. Yapılan açıklamalara göre dünyanın farklı noktalarında yer alan çeşitli mısır tohumlarını depolayan bu tesisler, ayrıca tarihin korunması adına da ek bir görev üstlenmiş oluyor. Svalbard'ın kasanın yerinin seçilmesinin uzaklığı dışında, yapılan bir araştırmaya da değinmek faydalı olacaktır. 

Kışın Yirmi Dört saat karanlık ve kutup ayılarının sürekli tehdidiyle uğraşmanın yanı sıra, Norveç'in uzak longyearbyen kasabasında yaşayan 2.000 kişi de çok garip bir yasaya uymak zorunda: Orada ölmek yasa dışı. Norveç anakarası ile Kuzey Kutbu arasında Norveç'in Svalbard takımadalarında yer alan Longyearbyen, o kadar soğuktur ki, yerel halkın soğuk hava nedeniyle mezarlıkta cesetlerin çürümediğini keşfettiği 1950'den beri orada ölmek yasa dışıdır. Aslında, bilim adamları 1918 grip salgınında, 1998'de ölenlerin mezarlarını açtıklarında, ölümcül virüsün canlı örneklerini almayı başarmışlar. Çoğunlukla Cole madencilerinin yaşadığı yerel halk, cesetlerin çürümediğini tespit ettikten sonra yayılabilecek hastalıkların önüne geçmek için daha fazla insanın yerel mezarlığa gömülmesini yasadışı hale getirdi.

Beş milyon kadar tohum çeşidini barındırmak için inşa edilmiş, en aşırı koşullarda, büyük bir felaketin güvendiğimiz bitkileri yok etmesi durumunda, kasanın küresel tarım için bir kıyamet günü" deposu olarak hareket etmesi amaçlanmıştır. Ancak bu, çeşitliliğin bugün zaten var olan tehditlerden korunmasında temel rol oynuyor. Bitkiler her zaman adapte olmuşlardır. Buğday Orta Doğu'da doğuyor ve şimdi tüm dünyada yetiştiriliyor, ancak buğdayın Orta Doğu'dan Kanada gibi bir yere taşınması binlerce yıl almıştır. Günümüzde temel sorun, iklim değişikliğinin bitkilerin adapte olduğundan daha hızlı gerçekleşiyor olmasıdır.

Tohum Kasasında depolanan en fazla sayıda ürün, pirinç, buğday ve arpa mahsullerinin çeşitleridir; 150.000'den fazla Buğday ve pirinç örneği ve 80.000'e yakın Arpa örneği. Fasulye türleri, mısır, börülce, soya fasulyesi, Patates, yer fıstığı, Cajanus fasulyesi, yulaf ve çavdar, yonca, hidrid Tritikosecale ve Brassica gibi ürünler 10.000 ile 20.000 arasında tohum örneğiyle temsil edilmektedir.

Norveç’te var Türkiye’de yok mu? Dünyadaki ilk gen bankalarından biri olma niteliği taşıyan Ulusal Tohum Gen Bankası Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü bünyesinde 1964 yılında İzmir’de kurulmuştur. Ulusal Tohum Gen Bankası'nda tahıl, sebze ve yem bitkilerinin de bulunduğu 3 bin 300 tür ve 60 binden fazla tohum örneği gelecek nesiller için şifreli odalarda eksi 19 derecede saklanıyor. Dünyadaki sayılı tohum gen merkezlerinden biri olan Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğüne bağlı Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü bünyesinde bulunan Ulusal Tohum Gen Bankası, gelecek nesillerinin tohum ihtiyaçlarını İzmir'de saklıyor. Ulusal Tohum Gen Bankası Türkiye bitki genetik kaynaklarının korunması ve bu zengin çeşitliliğin araştırmacılar ve gelecek kuşaklarca sürdürülebilir kullanımını sağlamakla sorumludur. Türkiye bitki genetik kaynaklarını korumak ve gelecek nesiller için sürdürülebilir kullanımını sağlamak amacıyla, sürvey, toplama, muhafaza, üretim, yenileme, karakterizasyon, değerlendirme, eğitim ve farkındalık çalışmaları yürütülmektedir.