Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisi referandum ile ilgili kararlarını peşinen açıklayarak “evet” diyeceklerini açıkladılar. Muhalif olması gerekirken, anayasal değişikliğin vatana ve millete faydalı olduğunu iddia ederek destek verdiklerini ifade ettiler. Bu partiler kendilerini iktidar adayı olarak değil de, diğer partilerden rol ve oy çalma kapısı olarak gördüklerinden dolayı bu tavrı takınmalarını anlayabiliyoruz. Özelikle BBP’nin herkesten önce güya 12 Eylüle hesap sorulacağı , iade-i itibar olacağını söylemeleri hiç de mantıklı görünmüyor kaldı ki merhum Yazıcıoğlu’nun vefatında açıkca ihmali görülen hiç kimsenin cezalandırılmaması bu hükümetin samimiyetinin bir göstergesidir. Merkez sağdaki bu partilerin farklı hesaplarla “evet” demeleri üzerine AKP’nin tek düşmanı, mücadele edeceği siyasi parti, Ülkücülerin siyasi organizasyonu olan MHP kalmıştır. 40 Yıllık mücadelenin ürünü olan ipeğe sarılış çelik olarak bildiğimiz ülkücü hareket her zaman olduğu gibi bu günlerde de her taraftan saldırılara, yanlış yönlendirme çabalarına maruz kalmaktadır. Bu vatan için kendini feda edebilecek kadroları içinde barındıran bu hareket “Önce ülkem, sonra Partim” diyen bir lidere sahip iken bu şer yuvalarının tuzağına düşer mi ki Osmanlı Devlet adamlarından Fuat Paşanın İngiliz Devlet adamına söylediği o güzel sözü hatırlamamak elde değil dünyanın en güçlü devletinin hangisi olduğu sorusuna hiç tereddütsüz Osmanlı Devleti diyor. Sebebini de siz dışardan biz içerden yıkmaya çalışıyoruz hala ayakta diyerek açıklıyor. 

Evet ne kadar haklı Fuat Paşa işte bu sözü hatırlayınca doğrudan aklıma MHP geliyor o kadar güçlü bir parti, bir siyasi oluşum ki dost bildiklerimiz, eski dostlarımız….içerden yıkmaya çalışırken mevcut hükümet olsun, kendine ulusalcı diyen sosyalist kalıntılar, yabancı devletler hepsi birden yükleniyorlar ve hala ayakta. Ulusal Parti Genel Başkanı Gökçe Fırat Çulhaoğlu 19 Temmuz’da ki Türk solu dergisindeki yazısında ülkücüleri sokağa çağırıyor ülkücülere seslenerek neden sokağa çıkmıyorsunuz, hatta lideri eleştirerek itaatsizlik istiyor. Sosyalist artıkların kendileri bir yerlerde sinerken ülkücüleri sokağa çağırması manidar doğrusu eski sokak çatışmalarından nemalanmak isteyen güruhlardan biride bunlar. Bu ülkenin en inanmış, en dinamik teşkilatı yani bu ülkenin teminatı olan ülkücü (MHP) kadrolara karşı oldukça ilgi özellikle toplumun değişik kesimlerlinden arttı. Referandumu’nda bu ilginin artmasına etkisi oldu muhakkak Başbakan, sağolsun(!) bizim için ağlıyor. Ağlamayan anlayamaz tamam ama dün kanemici dediğin kişi için de ağlanmaz ki kardeşim adama bukalemun yada sahtekar derler. 12 Eylülün hesabının sorulamayacağı tam tersi Açılıma Hayır diyeceğimiz bir referandumda özellikle ülkücülerin safını çok iyi belirlenmesi ve ona göre oylarını vermeleri gerekmektedir.