Gül, bütün dünyada, sevginin, sevgilinin, aşkın, güzelliğin, tazeliğin ve zarafetin sembolüdür. Gül, genç bir delikanlının sevgilisine verdiği en güzel muhabbet timsalidir. Sevgisinin dışa vurumudur. Her rengi ayrı bir anlam ifade etmektedir sevgililer için. Gül’ün Türk İslam kültür ve edebiyatında hiç şüphesiz karşılığı Hz. Muhammed’dir. Türk kültüründe gül, sevgili peygamberimizi simgelemesi, ona duyulan emsalsiz aşkı temsil etmesi dolayısıyla çok özel bir anlam ifade etmektedir. Yani çiçekler sultanı gül, Sultanlar Sultanının rumuzudur. Çünkü “gül”, renginin göz alıcılığı, kokusunun güzelliği, tazeliği ve narinliği ile bütün güzellikleri kendinde toplamış “güzeller güzeli”dir. Gül, ömrünün kısalığı dolayısıyla dünya hayatının faniliğinin işaretidir. Türk Milleti, “Gül koklamayı sevap” olarak görmüş, Çünkü gül kokusunu peygamberden almıştır. Mevlit törenlerinde en nadide ikram olarak gül suyunu öne çıkartmışız. Hz. Peygamberimizin, “Kırmızı gül Allah’ın ihtişamının tezahürüdür.” dediği rivayet edilir. Her kırmızı gül görüşümüzde kalplerimiz titrer, Resulullahın adı düşer gönlümüze. Türk milleti “gül”ü; edebiyatta, mimaride, şiirde, musikide, tasavvufta, hat ve tezhip sanatlarından kullanmıştır. 

Böylece Peygamber sevgisi etrafında şekillenen muazzam bir kültür ortaya çıkmıştır. Türk milletinin “gül” aşkının bir göstergesi de kız evlatlarına “gül”ü çağrıştıran isimler vermesidir. Gül, Gülten, Gülcan, Gülgün, Gülnur, Gülçin, Güllü, Gülizar, gibi. Yine Türk Milleti “Gül”ü, peygamberimiz (sav.)’in eşi olan Hz. Aişe annemizle yan yana getirerek anmak için “Ayşegül” demiştir. Kız evlatlarına. Yunus Emre, “Sarı Çiçek İlahisi”nde, Gül Muhammed teridür…” diyor. Bizim insanımız, gülü her kokladığı ya da gül suyu döküldüğü zaman, “gül”ün terinden bir zerreyi teneffüs ettiği düşüncesiyle Salavatı şerife getirmeyi de hiç ihmal etmemiştir.“Gül”e hürmeten, gül yaprağını yerlere atmamış ve kitap sayfaları arasında kurutarak saklamıştır. Türk kültürü “gül” aşkı doğumdan ölüme her anımızda yer almıştır. Bebeklerini; gül motifli kundaklara sararken, mezar taşlarına da “gül” motifleri işlemiştir. Türk kültüründeki “gül” aşkı o noktaya varmıştır ki peygamber efendimiz (sav.)’in dünyaya teşrifleri asırlardır milletimiz tarafından “Mevlit Kandili” olarak kutlanmıştır. Türk milleti, Peygamberine karşı duyduğu sevgiyi muhteşem bir gelenek hâline getirmiştir. Tarih boyunca İslam’ın bayraktarlığını yapan Türk Milleti geçmişte olduğu gibi günümüzde de Sevgili peygamberine yaraşır bir ümmet olması sadece ülkemizin refah ve mutluluğu için değil, dünya Müslümanlığının istikbali içinde zorunludur. Türk olma gururunu, Müslüman olma şuurunu ve “gül” aşkımızı kaybetmemek dileğiyle…