Bazıları için 6 Şubat tarihi doğumu, evliliği, tanışma günü her neyse mutlaka iyi yönde önemli bir gün olduğu tartışılmaz. 6 Şubat tarihi benim için zaten önemliyken şimdi her yönden önemli oldu.
Benim gibi bazı kişiler tarafından ise acı bir gün olduğu da muhakkaktır.
Altı Şubat 1995 yılında çok yakın dört Subay ve Astsubay kardeşimi şehit verip, dört Subay ve Astsubay kardeşimin de yaralandığı bağrımızın yandı gündü bu güne kadar.
Aradan yirmi yıla yakın zaman geçmiş. Daha maaşlarını harcama fırsatı bile bulamadan kahpe terör örgütünün sinsi pususu ile toprağa düşen bu yiğitlerin acısını hafifleten tek şey yaralıların hızla iyileşmesi olmuştu. Elbette birde inşallah çok acı çekmeden şehit olup, cennette peygamber efendimize (sav) komşu olacaklarını bilmemizdi.
Altı şubat bir kez daha içimizi yaktı. İçimizdeki her bir damardaki kan bir yere toplandı. Kalbimize geldi tıkandı orada. Başladı kanamaya. Damla damla kanayan kalbimizdeki kan önce göl oldu, sonra ırmak oldu. Ardından da çağlamaya başladı coştukça coştu.
Dünya tarihinde belki de örneği olmayan ölçekte üst üste depremlere maruz kaldı güzide ülkem. Sonradan Elazığ’ın da eklenmesiyle on bir ili direk etkileyen bu depremde yaklaşık 14 milyon kişi zarar gördü.
Şimdi kırk beş binlerde olan deprem şehitlerinin sayısına yüz elli bine yaklaşan yaralı sayısı eşlik ediyor. On binlerce ev yıkıldı. Milyonlarca insan evsiz kaldı. Yüz binlerce insan bölgeyi terk etti.
Dünyanın yüz yılın afeti kabul ettiği bu olayı bazıları ne hikmetse küçümsemeye devam ediyor. Depremin abartıldığını ima ediyor. Oysa şehirler yerle bir olmuş, insaların canı malı varlığı bitmiş. Hala siyaset peşinde koşan bu müptezeller bölgedeki kendi partilerinden seçilmiş belediye başkanlarına sorsalar onlar durumu anlatacak, aslında anlatıyorlar biz bittik diye feryat da ediyorlar. Ama bu müptezeller duymak görmek istemiyor ki artlarına taktıkları bir takım kanallarla küçümsemeye ve devleti yok göstermeye devam ediyorlar.
Hani bu devlet yok diyenlere, devletin eli buraya uzanmadı diyenlere, bu devlete savaş açmak mubahtır diyenlere, hapistekilerin dışardakilerle iş birliği yaparak açıklamalarda bulunarak devleti aciz gösterenlere diyecek çok laf var ancak hele azıcık daha sabredin diyelim. Ama etmiyorlar.
Bölücü örgüt liderinin heykelini dikeceğiz diyenler içeriden! Muhalefet yapmayı yıkmak dökmek bitirmek görenler bir olup hücuma geçtiler. Bi durun cenazemizi kaldıralım. Bi durun enkazımızı kaldıralım. Bi durun yaralılarımızı tedavi edelim. Ardından kimin ne hatası varsa bir bir sorgulayalım ve gerek adli gerek siyasi gereğini yapalım. Ama şimdi bi durun.
Altı Şubat 2023 tarihinden bir gün önce genişçe bir açıklama yapmayı, yazı yazmayı, tanıyan bilen herkese haber verip dört yiğidi anmayı, onlara Fatihalar okumayı düşünmüştüm. Hatta kendimce birde hazırlık yapmıştım.
Ancak sabahına uyandığımız gün hükmü şehit sayılan kardeşlerimizin enkaz altında kaldığını duyduk. Kalbimiz kanamaya başladı. Binlerce kişi enkaz altındayken adeta kalbimizden damlayan kanlar on bir şehrimize ulaştı. Tek tek enkazdaki şehitlerin alınlarından öptü ve cennete uğurladı.
Cennete gönderdikleri şehitlerle efendimiz peygamberimize (sav) selamlar gönderdik. Birde uzun yıllar önce şehit olan dört kardeşimize de selamlar gönderdik. Aynı gün şehit oldunuz, aynı gün efendimize komşu olmaya gittiniz.
Ebede göçtüğünüz bu günde geride kalanları merak etmeyin dedik. Onlar emanet seksen beş milyon onların anası babası kardeşi olacak. Evlerinde tuğla, tencerelerinde aş olacak. Merak etmeyin siz şehit oldunuz bize şefaat edin dedik.
Hülasa bir altı şubatta kalbimizden damlayanlar tarih sayfasına mürekkep oldu.
Muhabbetle…