Başbakan yine buyurdu. “Ne oldu çalışmayı bitirdiniz mi? Bürokratlar ezile büzüle “Efendim; Bu konu uzun ve sancılı bir süreç” dedilerse de Onları dinleyen olmadı. “Hiç de zor değil! Çalışmayı derhal bitirin, kapatacağım. Demokratik ülkelerde bu düşünce normal olmasa gerek. Ben dedim olacak. Ben dedim oldu. Seçim beyannamende böyle bir şey yok. Halkın bir şikayeti yok. Nereden çıktı şimdi bu. Türkiye’de Üniversiteleşme oranının düşük olması, gençlerin Üniversite okumaya taleplerinin fazla oluşu, yani arz talep dengesinin olmadığı bir durumda en doğru yerleştirme sancak seçme sınavıdır. Seçme sınavının olduğu bir ülkede de yarışa daha iyi hazırlanmak, rakiplerini geride bırakmak için destek alma ihtiyacını engelleyemezsiniz. Sınavları kaldırsanız dahi, kaliteli Üniversitelerin kaliteli bölümleri için yarış yine devam edecektir. Yani MEB Okullarını istediğiniz kadar kaliteli hale getirin özel ders ihtiyacı bitmeyecektir. Dershaneleri kapatmak aslında fakir Anadolu insanına yapılan en büyük kötülük ve ihanet olacaktır. Dershaneler sosyal adaleti sağlayıcı kurumlardır. Eğer dershaneler kapanırsa zengin çocukları özel ders alarak üniversiteli olma yarışını devam ettirirken, fakir çocuklar bu imkandan faydalanamadığı için artık üniversitelerde okuyamayacaklardır. Dershaneleri kapatın Özel okul açın mantığı da yanlış. Özel okulları açmak dershanecilik sektörünü bitirmez. Çünkü Türkiye’de ki bütün çocuklar özel okullara gidemediği için yine dershanecilik, etüt merkezleri veya özel ders sistemi devam edecektir. Dershaneler “velileri söğüşlüyor” mantığı da normal bir aklın ürünü olmasa gerek. Kimse zoraki çocukları dershaneye zorla yazdırmıyor. Gönüllülük esası var. Eğer vatandaş “söğüşlendiğini” düşünüyor ve çocuklarına hiçbir katkı sağlamadığına inanıyorsa göndermesin çocuklarını. Dershaneler özel kurumlar arasında belki de en fazla denetlenen kurumdur. Dershane açmak ayrı bir dert, açtıktan sonra yürütebilmek ayrı bir dert. Belediye, Vergi Dairesi, SSK, Milli Eğitim ayrı ayrı denetlerler ve her anlamda kayıt dışılık neredeyse yok gibidir. Dershaneleri kapatırsanız, merdiven altı etüt merkezleri, kaçak bürolar, evlerde kayıt dışı özel dersler devam edecektir. Dershaneler aslında sosyal adaleti sağlayan kurumlardır. Bu kurumlar sayesinde fakir Anadolu çocukları da yüksek öğrenim görme imkanına kavuşmuşlardır. Dershanelerin bir çoğunun özel okullaşması mümkün değil. Vergi, sigorta ödemeleri altında ezilen, yapılandırmadan istifade ederek devlete borçlarını ödemeye çalışan dershanelerin bırakın okullaşmasını devlete olan borçlarını bile ödeyemeyecektir. Devlet alacağını tahsil edemeyecek, varını yoğunu dershanesine yatırmış bir çok müteşebbis batacak, onca çalışan işsiz kalacaktır. O halde vatandaşını “söğüşletmek” istemeyen Sayın Başbakana bir teklifimiz var. Güya vatandaşı korurken dershanecileri de öldürmeyin. Devlet önce bu kurumları satın alsın. Öyle kapatsın, birde dershanelerde çalışan bütün öğretmenleri Milli Eğitim’de işe alsın. O zaman ne dershane kurucuları mağdur olur nede çalışanlar.