Dile kolay vilayetlerin yarıdan fazlasının, ilçe, kasaba ve köylerin ise neredeyse tamamının haritalardan silindiği bir felaketi yaşadık. 


Öyle böyle bir felaket değil... Yeryüzünde yaşanılabilecek en dehşet verici bir şekilde...


Yüzbinlerce insanın, gecenin 04:00'ünde bir anda bütün hayatı değişti ve birçok kişi hemen her şeyini kaybetti... 


Canını ve canından parça sevdiklerini kurtulanlar buna şükrettiler. Lâkin geride bıraktıkları ve kaybettikleri de ayrı bir üzüntü oldu.


Türkiye kurtuluş savaşı yıllarından bu zamana kadar belki bu kadar zor duruma düşmemişti hiç. Etrafta adeta savaş ortamı var gibiydi.


İşte ülkenin bu denli zor durumunda öyle bir dayanışma hareketi başladı ki...


Savaş varsa mücadele de vardı. Adeta bir Kuvâ-yi milliye ruhu canlandı tüm ülkede...


Yediden yetmişe, hemen herkes gücü neye yetiyorsa...


Kumbarasını kırıp içinde harçlıklarını biriktiren çocuklar, düğününde takılan altınlarını paylaşan gelinler, geçimini sağladığı ineğini bağış yapan nenemiz, hac umre parasını yollayan dedemiz...


Bu acının ülkece nasıl hissedildiği, yardımları koşarcasına getiren güzel yüreklerle daha net ortaya çıktı. Bu birliktelikle bu vatanı kimse yıkamaz dedirtti adeta...


Yardım tırlarına malzeme yükleyen abimizin sözü ise herkes tarafından onaylanır tarzında takdir gördü. Sözünde aynen şu ifadeler yer alıyordu; 'ASLINDA BİZ BUYUZ İŞTE. BİZ BİRLİK OLUNCA GÜZELİZ VE GÜÇLÜYÜZ. FAKAT BİZLERİ AYRIŞTIRANLAR VAR.'


Haklıydı. Hem de sonuna kadar...


Bu milli dayanışmada en çok hoşuma giden ise şehrim Kırıkkale'min yardıma ilk koşanların başında yer almasıydı...


Ekranlarda arama kurtarma yapan ekiplerinin arkasında YAHŞİHAN BELEDİYESİ, KIRIKKALE İTFAİYESİ yazıları ve enkazdan canlı çıkarmaları, Kırıkkale UMKE'nin felaket haberini alır almaz gün daha ağarmadan hemen olay yerine doğru yola koyulması ayrı bir gurur verdi bizlere.


Bunun yanısıra her semtin bir köşesinde yardımlar toplayan, bakanlıktan dahi takdir gören AYYILDIZ YARDIM DERNEĞİ'nin felaketin ilk günlerinden itibaren oraya çadır kurup yemek ve yardımlar dağıtması, Türk Metal Sendikası'nın tüm konaklama merkezlerini açıp çadırlar kurup, seyyar mutfaklar oluşturması ve bu dayanışmada öncülük etmeleri hepimizi çok mutlu edip ayrı bir gurur oldular.


Böyle zor bir zamanda nasıl ayağa kalkılabilineceği, birlik olununca nelerin üstesinden gelinebileceğini tüm dünya görmüş oldu.


Desteğini esirgemeyen tüm herkesten ALLAH BİNLERCE KEZ RAZI OLSUN...


Ne demişti Tolstoy;

“Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.”

 

İNSAN OLAN HERKESE, SONSUZ SAYGI VE HÜRMETLE...