Hüzün...
Gözyaşı...
Acı...
Umut...
Dua...
Yakarış...
Feryat...
Öfke...

Aklınıza gelebilecek tüm duygularla bezenmişti yüreğimiz, yurdun dört bir yanının kar beyazıyla kaplandığı bir günde...

   Adının ilk hecesi kahramanlık ismiyle taçlanan Maraş'ımızdan gelen acı bir haberle açmıştık gözümüzü sabaha...

2023 yılının daha henüz başı, Şubat'ın 6. günüydü ve gün, hiç aydın değildi...

 7.7 ve 7.6 gibi yeryüzünde hiç yaşanılmamış bir felaketle darmadağın olduk...

Güneydoğu Anadolu'muzda hareketlenen fay hattı, taa yüreklerimize kadar uzandı...
Uzandıkça derinleşti, derinleştikçe, daha çok yaraladı...

Çoluk, çocuk, genç, ihtiyar, kadın, erkek, polisi, doktoru, öğretmeni, öğrencisi, işçisi, çiftçisi bir ülke nüfusu kadar insanı koskoca binalar yuttu adeta doymak bilmezcesine...

 Savaş meydanı gibiydi alanlar, mahşer yerine dönmüştü sokaklar...

 Tam bir can pazarı yaşandı canım ülkemde...

Bir değil, iki değil, üç değil, tam 10 şehir...
İlçeleri, kasabaları, beldeleri, köyleri, hepsi birden tuzla buz oldu ve neredeyse haritadan silindiler birer birer...

  On üç milyon insan doğrudan etkilense de 83 milyon insan yasa boğulduk ülkece...

  Her bir enkaz acıyla bezenmiş hüzünlere gebe...

   Ailesini yitirip ortada kalmış çocuklar...

Enkaz altındaki evladının elini son kez tutarak vedalaşamayan bir baba...

Molozların arasında çocuklarının çıkmasını bekleyerek günlerce cebinde bisküvi gezdiren gözyaşlarına boğulmuş başka bir baba...

   Kurtarma ekibi gelene kadar mücadele etmiş ve ekipler gelince de iki yaşındaki ufacık yavrusunu önce Allah'a sonra ekiplere emanet ederek hayata veda eden bir anne...

Kolonlar çocuklarının üzerlerine gelmesin diye üstlerine kapanarak kendini feda etmiş başka bir anne...

   Yeğeninin kurtarılması için kolunun kesilmesine razı olan fedakâr bir amca...

   Daha anlatılacak, yazılacak, söylenecek belleklerden silinmeyecek öylesine hadiseler var ki ne kelimeler ne de cümleler kâfi gelmez...

    Tüm yürekler yangın yerine döndü adeta...

     En büyük tesellimiz ise saatler, günler geçtikçe o koskoca kolon yığınları arasından sağ çıkarılan canlardı...

   48 saat sonra burnu bile kanamadan parmağını emerek hayatta kalan 2 aylık bebek...

 Uyku halinde çıkarılırken eve nasıl girdiniz diye hâlen uykuda olduğunu zanneden başka bir çocuk.

  Enkazdan çıkarılırken depremin gerçek yüzünü anlatan teyzenin anlam dolu sorusu; 'DÜNYA YERİNDE DURUYORMU, KIYAMET KOPTU MU?'

  Cennet vatanımın kıymetli şehirleri kıyameti yaşarlarken, yeryüzünün cennetini yaptığını vaat eden haramzadeler de birer birer benliklerini kaybettiler...

UTANDIK !...
 Buz gibi soğukta binlerce can tonlarca ağır kolonların altında yatarlarken, rahat rahat yataklarımızda uyumaya...

UTANDIK !...
Moloz yığınları arasında insanlar aç susuz kurtarılmaya çalışılırken, yemek yemeye...

UTANDIK !...
Enkaz altından kan revan içinde çıkıp yakınlarının da kurtarılmasını kar altında tir tir titreyerek beklerlerken, sıcak evlerimizde oturmaya...

UTANDIK!...
Yardım, ne olur yardım diye figan ederlerken, ekranlar karşısında bakakalmaya...

Utandık her şeyden... İnsanlıktan, hilelerden, düzenbazlardan, yalandan, yağmacılardan, kesesini biraz daha doldurmak için milyonlarca canı hiçe sayanlardan...

MEVLÂ VATANIMIZI, UTANMAK BİLMEYENLERİN ŞERRİNDEN VE TÜM FELAKETLERDEN KORUSUN...

GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYEM...
...