Milli Mücadele, Türklüğü Tarih sahnesinden silmeye yönelik tasarlanan Sevr Paylaşımının imzalandığı dönemde, Türk Milleti İç Anadolu'ya sıkıştırılmış iken milletinin varlığını ve bağımsızlığını koruma savaşıdır. Böyle bir ortamda milli şairimiz, Mehmet Akif Ersoy: Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. diyerek milletin coşku ve ümit kaynağı olmuştur. Mehmet Akif, 1873 yılında İstanbul’da doğmuştur. Baytar mektebini birincilikle bitiren, Arapça, Farsça ve Fransızca bilen Akif, 1893’ten 1913’e kadar memurluk yapmıştır. Türk tarihinin en sıkıntılı dönemleri olan Çöken bir imparatorluk, Birinci Dünya Savaşı, İstiklal Harbi gibi birçok önemli olayı yaşamış olan Akif’in duygu ve düşünceleri de böyle bir ortamda gelişmiştir. Manzumeleri Safahat adlı kitapta toplanmıştır. Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hâtıralar, Âsım, Gölgeler gibi yedi bölümden oluşmuştur. Milli Mücadele’de İstanbul’dan deniz yoluyla İnebolu’ya çıktı. Oradan Ankara’ya hareket etti. Konya isyanı üzerine Konya’ya gidip, ayaklanmanın bastırılmasında mühim rol oynadı. Sonra tekrar Ankara’ya döndü.
Ankara’dan Kastamonu’ya giderek Nasrullah Câmiinde verdiği vaazlar neşredilerek memleketin her tarafına dağıtıldı. Sonra Ankara’ya döndü.
Kurtuluş Savaşı sırasında, Büyük Millet Meclisi’ne Burdur Milletvekili olarak giren Akif, Kahraman Ordumuza ithaf ettiği İstiklal Marşı’nı 17 Şubat 1921’de yazmıştır. Mehmet Akif Ersoy, tüm yazılarında ve şiirlerinde kahramanlık, ümit ve kurtarıcılığı dile getirmiştir.
Milli şairimiz 1926 yılından itibaren Mısır Üniversitelerinde Türkçe dersleri vermiştir. Mısır’da bulunduğu yıllarda Kuran-ı Kerim’in tercümesi ve tefsiri üzerinde çalışmıştır. Bu tefsir çalışmalarının bir kısmı yakın dostlarının ricası üzerine Türkiye’de yayınlanmıştır. Ancak Akif Kur’an tefsiri çalışmalarının yayınlanmasını istemediği gibi bir süre sonra da elindeki çalışmaları, sebebi anlaşılmayan bir nedenle yakmıştır.
1936'da yurda dönmüş, beş ay kadar daha yaşadıktan sonra 27 Aralık 1936'da 63 yaşında hayata veda etmiştir.
Akif, hem alim, hem şair, hem hoca, hem devlet memuru, hem arif, hem gazeteci, hem milletvekili, en önemlisi bilinçli, uyanık bir Türk aydınıdır.
Bugünkü neslin Mehmet Akif’ten öğreneceği çok şey var. Akif İstiklal harbi yıllarında Milli Marşımızı, Çanakkale savaşı yıllarında ise destansı ‘Çanakkale Şehitlerine’yi yazmıştır.
Eskilerin ‘adam gibi adam’ dediği Akif, özellikle milli mücadele döneminde dışarıdan ve içerden gelen bütün tehlikelerin farkına varmış, milletini anında uyarmış bir ufuk adamdır.
Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır. Dizeleri ile genç kuşaklara yol haritalarını çizen Akif’in eserlerinde kendini bulacak, yeniden derlenip toparlanacak, kendinin, değerlerinin, tarihinin, kültürünün, dininin, dilinin farkına varacaktır.
Türk milletinin bilinç tazelemeye, Akif’le titreyerek kendine dönmeye ihtiyacı vardır.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
dizeleriyle Türk'ün bağımsızlıkçı karakterini dile getiren Mehmet Akif'i vefatının 74. yılında saygı ile anıyor. Allah’tan rahmet diliyor, aziz ruhuna fatihalar ve yasinler gönderiyorum.
Ruhu şad olsun…..