İçinde yaşadığımız ve durmadan akıp giden bir ömürdür yaşamak, anne karnından başlayıp ölüme kadar uzanan…Hatta insana bir kez verilen, tek kullanımlık en önemli hediyedir belki de.
Birbirine hiç benzemez; farklı farklıdır herkesin yaşam hikayesi. Kimi zaman şen şakrak, kimi zaman hüzünlüdür.Öyle kolay değildir yaşamak, aslında direnmektir; ölüme değil belki ama “yaşamaya” direnmektir. Hayatın tüm zorluğuna ve karanlığına rağmen güneşi çizebilmektir kendi pencerenize. Bu adaletsiz ve merhametsiz dünyada vicdanını kaybetmemektir. Her şeyden önce insan kalabilmektir.
Geçmiş ya da gelecek elinizde olmasa da içinde bulunduğunuz zamanı doğru yaşayabilmektir önemli olan.
Yaşamak, yeniliklere de yer vermektir bazen; hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, mutlu etmiyorsa bu sıradanlık sizi, küçük değişiklikler yapabilmektir hayatınızda. Öyle hayatın kıyısında durup içi boş bir küfe gibi olmayacaksın.Kendini her zaman geliştireceksin. Okuyacaksın,gezeceksin kendini,dünyanı tanıyıp bileceksin.
Bazen de bir fırsattır yaşamak; yeni şeyler öğrenmek adına; hatta ders çıkarabilmektir hayat denen sınavdan.
Önüne çıkan engellere pes etmeden, sabırla ayakta kalabilmektir.Her acıya,hayal kırıklığına,her hataya rağmen hayattan vazgeçmemektir.Öyle ya düşmeden kalkamayacağını,ağlamadan gülmeyi öğrenemeyeceğini,çalışmadan başaramayacağını bilmeli insan.
Kimi zaman da yaşamak için kendi sebeplerini yaratabilmeli insan.Mutlu olmak zor değil aslında,her şeye sahip olamayacağını bilmek yeterli.Gözünü yükseklere dikmek yerine,şükretmeyi bilmeli. Hırsından ,kompleksinden,cahilliğinden,kibir ve gururundan çirkinleştirmek yerine hayatını; güzel ve farklı bakabilmeli etrafına. Bazen bir çocuğun ilk adımlarında umudu,bazen bir gencin düşlerinde geleceği,bazen de bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli.
Sevmeden sevilmeyi,değer vermeden değer görmeyi beklememeli.Kendini başkasının yerine koyabilmeli. Karşısındakinin hüznüne,sevincine ortak olabilmeli ve en önemlisi saygı duyabilmeli her canlıya. Ağlayan birine gül,inleyen birine sus dememeli.Aksine ağlayana omuz,inleyene çare olabilmeli elinden geldiğince.
Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi ve merhameti ama yüreğinin kapasitesi sınırlı olmalı,olmalı ki hakkını verebilsin sevgisini gerçekten hak edenlerin. Ne herkesi düşünmekten kendini unutsun; ne kendini düşünmekten herkesi...
Ve bilmeli insan; her geçen gün ölüme biraz daha yaklaştığını; sağlığını kaybetmeden önce vücudunun kıymetini bilmeli; bilmeli ki yaşamdan tat alabilsin.
Belki bunların hiçbirisi kolay olmayacak ama yaşamın o muhteşem güzelliğini ve değerini ancak bu şekilde anlayabilirsiniz.
Her şeyden önemlisi hayat denen bu yolda; insanlık ve dünya için savaşmak yerine barışı seçmeli. Kötülüğe direnip, iyiliği tercih edebilmeli.
Nazım Hikmet’in de dediği gibi “Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak,unutma aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak.”
Hayatın tüm olumsuzluklarına rağmen güzel yaşamayabilmek ümidiyle