Merhum Kırgız Yazar Cengiz Aymatov ‘Gün Olur Asra Bedel’ isimli romanında ‘mankurt efsanesini’ anlatır. Efsaneye göre, Kırgızların komşusu olan Juan-Juan isimli barbar bir topluluk kendilerine hizmet edecek köleler aramaktadır. Juan-Juanlar, komşu kabilelere baskınlarla yağma yaparlar. Esirlerin genç ve güçlü olanlarını, adına mankurtlaştırma denilen işkenceye tabi tutarlar. İşkence şu şekildedir: Önce esirin başı kazınır ve saçları tek tek kökünden kopartılır. Bu esnada bir deve kesilerek, boyun derisi parçalara ayrılır. Esirin kan içindeki kafası bu deri parçalarıyla sarılır. Tutsak bu işkence ardından günlerce aç susuz kızgın bozkır güneşi altında bekletilir. Deri güneşte kurudukça basınç uygular. 

Ya ölecektir, ya da hafızasını tamamen yitirecektir. İşkence dayanılmaz bir acı verir. Kazılan saçlar büyümeye başladıkça dışarı çıkamayarak, esirin başına batar. Tutsak başını yere vurmasın diye kütüğe bağlanır. Bu işkenceye dayanamayan tutsakların bazıları ölür. Kalanlar mankurtlaşır. Aytmatov adı geçen kitapta mankurtlaşma kavramını şu şekilde anlatmaktadır: "Mankurt, efendisine sadık, onun sözünden asla çıkmayan, başkalarını dinlemeyen, karnını doyurmaktan başka bir şey düşünmeyen bir yaratık.. Açlıktan ölmemek için yiyecek, donmamak için eskide olsa giyecek verdiniz mi, başka bir şey istemez.. Ve bu mankurt, efendisinin emriyle, kendisinden, aslına dönmesini isteyen öz annesini bile öldürecek kadar kimliğinden ve kişiliğinden uzaklaşır...” Bu işkenceye uğrayan kişi istenilen her şeyi yapmaya başlar. Bilinçsizdir! Aslını unutur. Geçmişe dair bir şey hatırlamaz. Köle kendisini mankurtlaştıranları efendi bilerek, onlara adeta tapar, adını unutur, soyunu unutur. Mankurtlaşan kişi, içinde yaşadığı toplumdan uzaklaşır ve yabancı himayesine girer. Kimliksizleşir. Yabancılaşır. Dostunu düşmanını bilmez. Mankurt düşünmez. Başkaları düşünür ve onu yönlendirir. Başkaldırma, isyan, sorgu gibi şeyler ona uzaktır. 

 Bu efsaneyi ve mankurtlaşmayı neden anlattık? Günümüzde siyasal ve sosyal terminolojide kullanılan bu sözcük; milletin bilincini kaybetmesi, tamamen başka kültür ve ideolojilerin egemenliğine boyun eğmesi anlamlarında kullanılmaktadır. Türkiye’de mankurtlaşma Türk milliyetçilerinin bildiğinin aksine sadece dilde, kültürde değil; siyasette, sosyal hayatta kısacası toplumun her kesiminde görülmektedir. Ve bu durum, Türk insanını yakından ilgilendirmektedir. Maalesef, Halk bedeni ihtiyaçları için mankurtlaşırken, yöneticilerde koltukları için mankurtlaşmışlardır. Evet, Türk Milliyetçilerinin köklerinden kopanlar için çok kullandıkları bir kelimeyi bundan sonrada daha da çok kullanacağız gibime geliyor. Yüce yaradan, milletimizi soysuzlaşanlardan, büyük gibi görünüp de efendilerinin emrine itaat edenlerden, münafıklardan ve mankurtlaşanlardan korusun.