Gerçek şu ki nasıl yaşarsak öyle de ölürüz. İyi bir ömür, güzel bir de son getirir. Bir başka deyişle dünya hayatında iyi bir ömür, mutlu bir ölüm getirir. Nitekim Leonardo Da Vinci, “İyi geçen bir gün nasıl mutlu bir uyku getirirse, iyi geçen bir ömür de mutlu bir ölüm getirir.” diyor. O halde diyebiliriz ki nasıl iyi geçen bir günün gecesinde mutlu bir şekilde uyursak, iyi geçen bir ömrün sonunda da mutlu bir şekilde ölürüz.
Uyku da yarım ölüm hali olduğu için geceleri nasıl uyuduğumuz da bize nasıl öleceğimiz hakkında bir fikir verir. Genel olarak geceleri nasıl uyuyorsak öyle de öleceğiz büyük ihtimalle… Eğer genellikle geceleri mutlu uyuyorsak ömür yolculuğumuz da iyi gidiyor demektir.
Aslında her gün minyatür bir ömürdür. Ömür günlerin toplamından ibarettir. Öyleyse günleri nasıl yaşadığımız, ömrümüzü nasıl yaşadığımızı da belirler. Günleri iyi yaşamak, iyi bir ömrün garantisidir.
Günleri yaşarken Allah’ın bizi gözlediğini düşünmeliyiz. Nitekim Hz. Davut Zebur’da, “Rab göklerden bakar, bütün insanları görür/ Oturduğu yerden, yeryüzünde yaşayan herkesi gözler.(Mezmurlar 33: 13,14)” diyor. Nasıl ki bir yetkili bizi gözlediğinde suç işlemezsek, Allah’ın da sürekli bizi gözlediğini düşünürsek suç işlemeyiz.
Günleri iyi yaşamak için öncelikle tüm yaratılanlara iyilik yapmak lazım.
İyilik; insanlara yardım etmek, bilgi vermek, ikramda bulunmak, hasta ziyareti yapmak, engellilere destek olmak, ağaç dikmek, çiçekleri sulamak, hayvanları korumak, çevreyi temiz tutmak gibi sevgiyle yapılan davranışlardır.
Dünya hayatında yaptığınız iyilikler size fazlasıyla geri döner. İnanınız ki bu dünyada sizi kazalardan belâlardan koruyan da yaptığınız iyiliklerdir!