MARAŞ’TAN BİR HABER GELDİ…

 

Bir anda gündemimiz, hatta kaderimiz değişti. Bir yanımızı kaybettik kaybetmesine, ancak kalan tarafımızla uzunca sürecek olsa da yaralarımızı sağaltmaya çalışacak, belki protez de olsa eksilen tarafımızı tamamlamaya gayret edeceğiz. Milletimize, ülkemize geçmiş olsun, Allah beterinden saklasın inşallah. Vefat edenlere rahmet, yaralılara sıhhat ve afiyet, yakınlarına da sabırlar diliyorum Allah Teâlâ'dan...

 

Depremin ilk iki gününde Elazığ’daydık ailecek. Duru adındaki ilk torunumuzun birinci yaşgününü kutlamaya gitmiştik ve nasıl da mutluyduk. Gündüzünde sevinci, gecesinde korkuyu ve acıyı yaşadık. Bir saat yirmi dakikada heyecan ve huzur içinde uçakla gittiğimiz mesafeyi otomobille on üç buçuk saatte endişe, korku ve sıkıntı içinde katettik.

 

Depremin oluşu, bizim yaşadıklarımız ve yaptıklarımızla ilgili söylenecek çok şey var ancak ben kendimizle ilgili bilgiler vermek ve sizleri bunlarla meşgul etmektense kısaca başka konulardan bahsetmeyi yeğliyorum.

 

Elazığ ölçeğinde 24 Ocak 2020 depremi aslında 6 Şubat 2023 depreminin öncüsü olarak şehirdeki çürük binaların temizlenmesine, yıkılmayanlara güçlendirme yapılmasına, yapı stoğunun tepelik ve kayalık alanlara çekilmesine, şehrin yerleşim alanının genişlemesine ve yeni yapılan inşaatların kalitesinin yükselmesine vesile olmuştu. Şayet o tarihte deprem olmasaydı ve zikrettiğim şeyler yapılmasaydı bugün televizyon ekranlarında 10 ilimizin yanına Elazığ’ı da ilave etmemiz ve bu şehrimizde vuku bulan yüksek sayıdaki ölümlerden söz ediyor olmamız hiç uzak bir ihtimal değildi. Boşuna denilmemiş her musibette bir hayır vardır diye.

 

Acımız, her anlamda ve alanda kaybettiklerimiz gerçekten çok büyük. Bununla birlikte umudumuz ve azmimiz ondan da büyük. Varken yok olmak, zenginken fakir düşmek, güçlüyken zayıflamak, mukim iken misafir olmak, tanıdığı ve bildiği coğrafyadan bilmediği bir yere gitmek hakikaten çok zor insan için, Allah yardımcıları olsun afetzedelerin. Kimi eşini, çocuğunu, anne ve babasını, abi ve ablasını ve çeşitli isimlerle andığı akrabasını, evini, işyerini, işini, varlıklarını, uzvunu, umudunu, hayallerini, psikolojisini kaybetti. El birliği içinde, yardımlaşma ve dayanışmayla, bölüşerek, yüklenerek çözeceğiz dertlerimizi, acımızı ve sorunlarımızı. Deprem bölgesinde yaşayanlar kendilerini bölge dışına atarken, deprem bölgesi dışındakiler yardım etmek için bölgeye gittiler örneğin.

 

Zorunlu bir iç göç olacak mutlaka, zira o kadar enkazın temizlenmesi, yeni binaların ve iş alanlarının inşası beklediğimizden uzun sürecek. Bölge dışına çıkanların bir kısmı belki de bir daha dönmeyecek eskiden yaşadıkları yerlere. Onların bıraktığı boşluğu başkaları doldurmaya çalışacak. Bir tarafımızı kaybettik ama yıkılmadık, yıkılamayız da. Bize umut bağlayanlar var, onlar için, geleceğimiz için güçlü olmak zorundayız. Bu günleri de geride bırakacak ve unutacağız. Unutmasak bile küllenecek kor ateşimiz. Diyarbakır, Erzincan, Gölcük, Adapazarı, Bingöl, Van, Elazığ, İzmir, Senirkent, Kastamonu, İstanbul, Trabzon ve daha saymadığım pek çok ilimizde meydana gelen çeşitli felaketleri, en son maruz kaldığımız salgını unutmadık mı? Unuttuk elbette, unutmasak da sıradanlaştı bizim için. Bu felaket çok daha fazla merkezde aynı anda ve kısa aralıklarla olduğu için etkisi mutlaka daha uzun sürecek, ama bu da bitecek. Hamdolsun devletimiz, ülkemiz, milletimiz ve bizim için dua eden kardeşlerimiz ve dostlarımız var.

 

Necip milletimizin yanı sıra içimizde necis olanları da var kuşkusuz. Yeni vurguncularımız ve yeni zenginlerimiz türeyecek böyle zamanlarda. Elindekini avucundakini verenlere, hatta borçlanarak deprem bölgesine yardım gönderenlere mukabil başkalarına gidecek olanlara el koyan, yağma yapan zorbalar da göreceğiz. Doktorlarımız insanları öldürenleri de yaşatmaya, güvenlik güçlerimiz hırsız ve vurguncuları da korumaya çalışacaklar yeminleri gereği. Hapishanede yatan mahkumlar da koruma altına alınacaklar. Yemininden dönenlere, ihanet içinde olanlara da rastlayacağız. İyiler de olacak kötüler de. Şeytan da var melek de.

 

O kadar çok hikayemiz ve o kadar büyük kahramanlarımız var ki! O hikayeler ve o kahramanlar dilden dile yıllarca anlatılacaklar. Gidenler bütün o hikayeleri yanlarında götürecek ve gittikleri yerlerde sürekli anlatacak, kalanlar bütün o hatıra ve acıları bohçalayıp bohçaları her gün açıp havalandıracaklar. Türküler yakılacak acılı olanından. Kimi uzun hava formunda, kimi kısa ve kırık. Kimi teli kırılmış sazına bir düzen vermeye uğraşacak, kimi nerede gezip dolaştığını bilmeden yürüyecek. Yürüyüşümüz devam edecek, aynen hayatın devam etmesi gibi, hem de ölüme rağmen…

 

Hayattayız, umutluyuz…

Allah Teâlâ yolumuzu ve bahtımızı açık etsin inşallah.

Geçmiş olsun, başımız sağ olsun, canımız sağ olsun, sağlık olsun…

Prof.Dr.Ahmet Kankal

Makale