İnsanların aslında hepimizin yaşamımız süresince iş hayatı, okul hayatı, özel hayattaki artmış sorumluluklar; gelecek kaygısı, geçim kaygısı gibi problemler hem vücut yorgunluğuna hem de yoğun strese neden oluyor. Çoğumuza yaşamda başarılı olmamız için mücadele etmemiz, savaşmamız, odaklanmamız ve dikkatimizi yoğunlaştırmamız gerektiği söylenmiş ve öğretilmiştir. Bu yaklaşımda ne kadar mücadele edersek o kadar strese giriyor ve geriliyoruz ve gerildikçe de başarısız oluyoruz. Sürekli stres altında hissettiğinizde zihniniz hareket halinde olduğundan yorulur ve bitkin düşer.

   Yaşadığımız çağda, geçmişe oranla insanların daha çok stres yaşadığını ve buna bağlı olarak da bazı hastalıkların arttığını da söylemek  çok doğru tespit olacak değilmi?.Gün içinde kişi kendini stresli hissettiğinde vücut bu durumla başa çıkmak için çeşitli stres hormonları salar. Salınan bu hormonlar kalp atışını hızlandırır, kan basıncını yükseltir ve bedeni karşılaşılabilecek zorluklara karşı hazırlar. Stres doğru bir şekilde yönetilmediğinde böbreklere zarar verebilir, kalp hastalıklarına, kalp krizine ya da felce yol açabilir. Zihnimiz yoruldukça yoruluyor ve yılda bir iki kere yaptığımız kısa tatiller bu yorgunluğu gidermeye yetmiyor. Bu nedenle hepimizin zihnimizi boşaltmaya ve düşüncelerimizden uzaklaşmaya ihtiyacımız var. Zihni boşaltmanın spor yapmak, hobi edinmek gibi pek çok yolu var. Bunlardan biri de meditasyon. Meditasyon, entelektüel bir aktivite değildir. Meditasyon; Taoizm, Budizm, İslamiyet gibi farklı inançlara sahip birçok farklı kültürde yer etmiştir ve bundan dolayı standart bir tekniği bulunmaz. Meditasyonda amaç; varlığı hissetmek, zihne odaklanmak ve zihni anlamak, sonucunda ise iç huzura ve dinginliğe ulaşmaktır. Meditasyon, özellikle son yıllarda stresi azaltmak için sıkça başvurulan bir yöntem. Meditasyon kelimesinin kökeni Latince'den geliyor. Meditate yani derin düşünme anlamını taşıyor. Meditasyonu düzenli yapmak, kişinin özgüvenini geliştirirken, öz farkındalığı geliştiriyor, düşünceleri kontrol altında tutarak çok daha huzurlu, rahat ve stressiz bir hayat elde etmeyi sağlar. Yapılan çalışmalarda meditasyonun yüksek kan basıncını düzenlediği, kalp atım hızını düşürdüğü ve bunların sonucunda kalp-damar hastalıklarında hastalık seyrini düzeltici etkisi olduğu; nörolojik incelemelerde beynin bilişsel-duyusal kısmını aktifleştirdiği; kasların gerilimini ve stres seviyesini azalttığı görülmüştür. Uzun yıllar çalışmaların sonucu kesin kanıt olarak görülmese de son yıllarda yapılan çalışmalarda meditasyonun stres düzeyini ve kan basıncını azalttığı kesin olarak kanıtlanmıştır. Meditasyon yapmanın farklı türleri vardır. Bu türlerin hepsinin temelinde konsantrasyon ve nefes kontrolü yatar. Kişi, nefes kontrolleri eşliğinde belli noktalara odaklanarak gündelik düşüncelerinden uzaklaşır ve kendi iç dünyasına doğru bir yolculuğa çıkar olumlu bir ruh haline bürünür. Tek gereken sessiz bir alan ve her gün birkaç dakika zaman ayırmaktır. Başlangıç aşamasında meditasyona günde 10 dakika ayırmanız yeterli olabilir. Meditasyon yapmak için özel bir yer seçin ve seçtiğiniz bu alana mumlar, tütsüler, çiçekler yerleştire bilir ney sesi, su sesi,dua sesi yada Kur'an kerim açarak sakin bir ortam yarata bilirsiniz. Gözlerinizi kapatın veya bakışlarınızı meditasyon alanında yer alan, bir resim, herhangi bir simge veya size huzur veren bir nesneye odaklayın. Aldığınız nefeslerin size huzur ve sükunet getireceğini bilin. Nefes verirken çıkan havanın, tıpkı bir gelgitle birlikte suyun kıyıdan uzaklaşması gibi düşüncelerinizi uzaklaştırdığını fark edin. Pek çok insan meditasyon sırasında yüksek sesle şarkı söylemeyi ya da Sanskritçe "barış" anlamına gelen "shanti" kelimesini söylemeyi tercih eder. Bunun yerine kendi geleneklerinizden ve inançlarınızdan gelen bir kelimeyi de tekrarlayabilirsiniz. Şarkı ya da bu tür kelimeleri söylemek düşüncelerinizden uzaklaşmanıza yardımcı olur.

   Bir ya da iki hafta düzenli meditasyon yaptıktan sonra ruh halinizde ve stres seviyenizde gözle görülür bir değişiklik hissedebilirsiniz.