Çok yönlü bir lider olan Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin temellerini atarken o günkü adı ile Maarif Kongresi olan ilk Eğitim Şurasına bizzat katılmış bir ülkenin gerçek kurtuluşunun ancak milli bir eğitimden geçtiğini bilerek Türk Eğitim sisteminin temellerini atmıştır. Geçen haftalarda Başkentte Eğitim Şurası toplandı. Ülke’nin zirvesi bu Şurada yok. Eğitime verdikleri önemin göstergesi olsa gerek. Ülkenin kurucusu cepheden koşarak geldiği kongrelere bizim zirve telgrafla katılıyor. Hükümetin eğitime verdiği önem malum, adeta yaz boz tahtasına çevirdikleri eğitimde bir bakanın yaptığını bir diğeri çok rahat bozabiliyor. Ve ben yaptım oldu. Ben en iyisini bilirim mantığı ile eğitim alanında tarifi mümkün olmayan ve telafisi çok büyük zararlar açmaktadırlar. Malum Şura’da neler konuşulmadı ki “Andımız” kaldırılsın diyenler, Resmi törenlere katılım mecbur tutulmasın diyenler… bir tek, Milli Eğitimin “Milli”sini atalım demediler, ama söyledikleri icraata geçse “Milli” zaten gidecek. İşi ehline veriniz diyen o güzelim dinimize bakıyoruz. Çağımızın “Müslümanım” diyen yöneticilere bakıyoruz. İşi nasıl yürüttüklerine bakıyorum. Bir tarafta doğru olmayan bir şeyler var. Uzaktan bakınca koca koca adam gibi görünen kişiler önerge vererek “andımız” kaldırılsın diye, 18.Milli Eğitim Şurasında önerge verdi.
Çocuklarımız “Türküm” demesin diye, “Doğruyum” ” Çalışkanım” da demesin istedi
Andımızın kaldırılması ile ilgili önerge Şura üyeleri tarafından, Türk Eğitim-Sen in uyarıları ile reddedilirken, beyinlerinin alt yapısını görmüş olduk.
Alınan tavsiye kararlarından birisi daha da tehlikeliydi. Bu ihanet maddesinin el altından geçirilmesi son derece önemlidir. Bu madde şu anlama gelmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı bu maddeyi, Şura Kararı olarak kabul eder ve uygulamaya sokarsa; Resmi törenlere öğrencilerin katılımı mecbur olmaktan çıkarılmış olur.
Yani pazartesi sabahı okullar açılırken okunan, İstiklal Marşı Törenine katılmak istemeyen öğrenci katılmaz, onlar çıkıp sınıflarına otururlar. İstiklal Marşını okumak isteyenler, törene katılır ve sınıfa öyle çıkar.
Toplumu bölünmeden kurtaracak “dahiyane” çözüme bakın. İstiklal Marşını okuyanlar ve okumayanlar. Bölmek için ortaya atılan fikirlerden biri daha
18. şurada fiyaskolar say say bitmiyor! Şura’da sadece eğitim değil parada konuşmaya başlanmıştır. İlk kez bu Şura da para mevzuuna girildi. “Öğretmenler ne kadar zam almalı? Maaşları ne kadar olmalı? Gibi problemlerin eğitimciler tarafından konuşulması hiç şık değil doğrusu. Eğitimcinin hakkı eğitimci istemeden verilmeli. Eğitim Şurasında ülkenin geleceği konuşulmalıdır.
Ülke sekiz yılda hemen hemen her alanda açılmaya başlamış, millilik, birlik, bütünlük adına ne varsa temelleri oynatılmıştır. Bu gidişin hayra olmadığını bir an önce aziz Türk Milleti görmelidir.