Ciğerlerimizi yakan ilk nefesle bu dünyaya gözlerimizi açar, son nefesle de veda ederiz. Nefes almak yaşamanın en temel fonksiyonudur.Yemeden ve içmeden belli bir süre hayatta kalabiliriz ancak nefes almadan birkaç dakikadan fazla dayanmamız mümkün

 değildir. Herkes yaşamak için nefes alır ama çoğu insan doğru şekilde nefes almayı bilmez. Oysaki doğru nefes almak hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımız açısından kritik öneme sahiptir.                                                                         21.yy insanlarının bilinci, bedenimizin mükemmel işleyişini fark etmekten o kadar uzaklaşmıştır ki, bedenimizin içinde olan bitenin farkına varamıyoruz. Üzerinde bile durmaksızın bedenimizin her zaman çalışacağını sanıp, makine arızalanınca doktorumuzun bizi haplar yardımıyla kısa zamanda onarmasını isteriz. Hastalıklarla ilgili bir çok tanı konulabilir; yüksek tansiyon, bağırsak işlevi bozukluğu vs. Oysa ki bana göre esas tanı şudur; biz kendi bedenimizi  tanımıyoruz! Bedenimiz, zihnimiz ve ruhumuz uyumsuzluk içinde.                                                  

 “Her sağlık sorununuzda nefesinize bakın” derler. Nefesimiz, hiç ara vermeden çalışan bir mekanizmadır. Eğer verimli, bilinçli bir şekilde nefes alış verişiniz varsa, hayatınızdaki huzuru ve mutluluğu öncelikle sağlık alanında, sonrasında yaşamınızın tüm alanlarında en iyi şekilde yaşamış olursunuz.                                        

Bir  nefes eğitmeni  olarak nefes; bana bu paha biçilmez değerini, onun sadece oksijen karbondioksit değişimi olarak değil, dönüşümün aracısı olduğunu net bir şekilde öğretti. Hayatımda yaşadığım dönüm noktalarımın içsel sesidir “Nefes”. Gayet sıradan ve istem dışı görünüyor değil mi; nefes al, nefes ver. Fakat istem dışı yaptığımız bu hareket; bizi hayata bağlayan, zamanda ve mekanın ötesinde duyguları dengelemek, zihni sakinleştirmek, ruhu arındırmak üzere nefes teknikleri ile ortaya çıktı.                                            

Nefes; bedenimizde ve zihnimizde serbestçe dolaşabildiğinde kendimizi sağlıklı ve hayat dolu hissederiz, bu akış engellendiğinde ise yorgunluk ve hastalıklar ortaya çıkmaya başlar. Aslında bakıldığında ilkel ve gelişmiş tüm dinler ve kutsal kitaplarda “nefes” kelimesine özel anlamlar yüklenmiş ve bazı kültürlerde nefes ve ruh aynı sözcüklerle ifade edilmiştir.                                 

Günümüz yaşam koşullarında doğru nefes almak her zamankinden daha da önemli hâle geldi. Zamanın ve koşulların yaşamımızı yönettiği günlük koşuşturma içinde nefesimizi tüketiyoruz; çünkü nefes kapasitemizi doğru kullanmayarak atıl bırakıyoruz.                              

Günlük yaşamımızda sık sık dolayısıyla yaşamımız boyunca hep şunu yapıyoruz:Bize zor gelen, bizi altüst eden durumlarla karşılaşıyor ve bunlar karşısında güçlü durup ayakta kalabilmek adına duygularımızı bastırıyoruz. Duygu bastırmanın ise nefesimizi tutmaya yani yaşam enerjimizi yok etmeye mal olduğunun farkına varamıyoruz. Böylece nefesimizi ve dolayısıyla yaşam enerjimizi tüketiyoruz. Doğru nefes; zorluklar karşısında dingin ve olgun olmamızı, tepki yerine yanıt vermemizi sağlar. Çocukluğumuzdan beri aynı tepkileri verip farklı sonuçlar umduğumuz bir döngüden kurtulup anın içinde doğru yanıtı bulmak ve sunmak, nefesine kavuşmuş bir zihin-bedenin mucizesidir.