19’uncu yüzyılın sonuna doğru sanayi yeni bir hammaddeye ihtiyaç duydu:
Petrol. Batı Avrupa merkezli ortaya çıkan modern kapitalist sistem, Asya, Afrikave Amerika kıtalarına hâkim olmuş ve buralardaki sanayinin girdileri vetemel hammaddelerini, emek ve sermayeyi kontrol altına almayı başarmıştı.Hâkim olamadıkları ve kontrolleri altına alamadıkları tek coğrafya üçkıtanın kesişim noktası olan Osmanlı dünyasıydı.XIX. yüzyılın son çeyreğinegirerken Batılı Büyük Sanayi Güçlerinin en önemli sanayi girdisi olan ucuz ve bol petrolün önündeki en önemli engel Osmanlı Devleti’ydi ve budevletin başında da Sultan II. Abdülhamid vardı.
Kuveyt ve Katar emirliklerinin İngilizlerin kontrolüne girmemeleri için her türlü hassasiyet bizzat Sultan II. Abdülhamid tarafından gösterilmiştir. Buna mukabil, Basra Körfezi’ndeki kabileler arasında kendine taraftarbularak savaşta ilk kontrol edeceği petrol kuyularını belirleyen İngiltere, II. Abdülhamid ve İslâm birliği siyasetinin en önemli rakibi olmuştur.19’uncu yüzyılda keşfedilen petrolün Ortadoğu coğrafyasında oldukça bol miktarda olması, başta İngiltere olmak üzere batılı devletlerin ilgilerini bucoğrafyaya yoğunlaştırmaları sürecini de beraberinde getirmiştir. Başta İngiltere olmak üzere Ortadoğu petrolleri ile ilgili plan ve proje sahibi ülkelerin emellerinin engellenmesinin mümkün olmadığını düşünen Sultan II. Abdülhamid, bu emellerin gerçekleşmesini bir nebze olsun geciktirmekve imparatorluğun hayatını uzatmak amacına matuf olmak üzere başta Mezopotamya olmak üzere bölgede bulunan stratejik noktalardaki arazileri ücret mukabili kendi emlaki arasına almıştır.
Tarihçi – yazar, senarist. Şükrü ALTIN, llnci Abdülhamid Efsanesi” adlı eserinde; “Sultan llnci Abdülhamid karanlık asrın efsane lideriydi. Yedi düvel üzerine gelse de o dimdik ayaktaydı. Kendisinin saltanatını korumak gibi bir meselesi yoktu. Göklerden gelecek her karara razı olan ulvi bir kişiliğe sahipti. En büyük vazifesi İslam halifesi olarak dünya Müslümanlarını haçlıların zulmünden korumaktı. Ünü Afrika’nın kuş uçmaz kervan geçmez yerlerine kadar ulaşmış, varlığı milyonlara umut olmuştu. Devletin büyük dış borçlarını öderken yaptığı sayısız eserlerle efsaneleşmişti. Adını anmak bile gurur ve güç veriyordu.Osmanlı devletinin en ücra bölgelerinde yaşayan fakir halk için Sultan llnci Abdülhamid merhametli ve şefkatli bir baba gibiydi. İstanbul’un ahşap mahallelerinin bereketiydi. Mazlumların sırdaşı, gariplerin yoldaşı,felakete uğrayanların can simidiydi. Emperyalist güçler Müslümanların kanını emmek için planlar yaparken o sadece halkına yeni eserler yapmak için çırpınıyordu.
Sultan llnci Abdülhamid’in sayısız eserlerinden biri de Demiryolu hatlarıydı. Demiryolu hattının yapımına kaynak yaratmak için kampanyalar düzenledi. Hattın her iki tarafındaki otuz kilometrelik şeritlerde arkeolojik kazılarla, petrol ve yeraltı aramalarına izin verdi. Sadece demiryolu yapmak değil, demiryolunun geçtiği toprakları kalkındırmak da istiyordu. Bağdat Demiryolu sarp Toros Dağlarını tünellerle delip geçerken Mezopotamya’da yeni Petrol haritaları yapılarak kuyular açılıyordu. Osmanlı’nın AsyaKıtasındaki Müslümanlar heyecan içindeydi. Abdülhamid Han’dan ziyadesiyle memnunlardı ve ona bir halel gelmemesi için sürekli dua ettiklerini anlatmıştır. “Türkiye Yüzyılı”nın ve Dünya Liderimizi ne kadar da andırıyor öyle değilmi?
Bir Haber Sitesinde yayınlanan röportajda; Sayın Cumhurbaşkanımızınbir konuşmasında yer verdiği "Üzerine beton dökülmüş kuyular" ifadesine Türkiye'de şehir efsanelerine konu olmuş bir iddia. Olarak yer verilmesi son derece düşündürücüdür. Cumhurbaşkanımız “Ey teröristler, işte sizi o petrol kuyularına gömeceğiz”derken, efsane değil bir gerçekliğin altını çiziyordu.Şehit Öğretmen Aybüke YALÇIN, Petrol Kuyusuyakınlarında Güneşli, Başkaya köyleri kırsal alanında 1996 yılında PKK/KCK terör örgütü mensubu teröristlere karşı kahramanca çarpışarak şehit düşmüş P.Teğmen Mehmet KOLCU ve diğer şehitlerimiz Gabar petrolünün Ülkemiz ekonomisine sunulması ve Gabar’ı teröristlerden arındırmak için en büyük servetleri olan canlarını feda etmişlerdir. Cumhurbaşkanımızın son derece önemli "Üzerine beton dökülmüş kuyular" ifadesine iddia denilemezdi. İnanışa göre değil bir tespit,Türkiye'de aslında çok petrol var. Yapılan aramalarda da petrol de bulundu. Ancak Türkiye'nin zenginleşmesini istemeyen çevrelerin etkisiyle bu kuyuların üzerine zamanında beton dökülüp kapatıldı. Efsane değil gerçek.ll’nci Abdülhamid Han döneminin bitmediğini oynanan oyunların devam ettiğini görüyoruz.
1995 yılından bu yana aradan çok uzun yıllar geçti, Şırnak/ Kızılsu köylüleri ile sohbet ediyorum. Konu “Üzerine beton dökülmüş kuyular” olunca evet öylediyorlar, doğru diyorlar ve Gabar artık bir şehir oldu diyorlar, Burada işsizlik yok diyorlar ve Devletimize Cumhurbaşkanımıza dua ediyorlar ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğüne sonsuz teşekkürlerini ileterek hep birlikte 7 Mart (1954) kuruluş yıl dönümünü kutluyorlar. 7 Mart Kuruluş Yıldönümü Kutlu olsun TPAO.“Efsane Değil Gerçek”