Konuyu farklı açılardan ele alıp sonra toparlamaya çalışacağım. İkisi de 12 Eylül öncesi azılı solcuydu. (Mao’cu) Onlara yaklaşmazdık bile. Bizlere ucube bir yaratık gibi görünürlerdi. Sonra, cezaevlerinde yattılar. 18.05.2012 Gürler Cami’sinde Cuma namazını omuz omuza eda edince yeniden karışık duygularla baş başa kalıp kendimi bir çay ocağına attım. Öğrenmeye, düşünmeye ve bugüne kadar bildiklerimizi yeni baştan sorgulamaya ne kadar çok ihtiyacımız var. Hatta bizi bir kenara bırakayım, kendimi dürüstçe dinlemeye ihtiyacım var. Şu anda saat 09:20 TV’lerde 19 Mayıs coşkusu ve gençlik gösteriler var. Bir sağ görüşlü olarak, özellikle solcu gençlerle alakalı büyük karamsarlıklar içerisindeyim. Davaları çok zıttım olmakla beraber, onlarında fikirlerine saygı duyulması gerektiğine inanıyorum. Türkiye’miz için demokrasi adına bir zenginlik olacaktır. Yoksa, sorunların çözümü için taş, sopa, bıçak ve silaha baş vurmak yıkımdan başka bir şey getirmiyor.
“”Hani Benim Gençliğim Nerede Anne?”” Üniversitede okuyan, solcu olupda ülkesinin gerçekleriyle yüzleşen, tepkilerini ortaya koyan gençliğe Türkiye akıl almaz bir baskı uyguluyor. Her muhalif grubun arkasında onu koruyup kollayan, onlara sahip çıkan birileri var ama nedense solcu gençlere kimse sahip çıkmıyor. Sakın bana Türkiye’de bir sol parti var demeyin gülerim. Adamlar ellerindeki hazır reçeteyi okumaktan acizler. Bugün hapishanelerde neyle suçlandığını bilmeden, nasıl olupda bir terör örgütüne üye konumuna düşürüldüğünün farkına varmadan gençliğinin ve hayallerinin nasıl elinden alındığını anlamayanlardan tutuklu yatan yüzlerce üniversiteli ve liseli genç var. Cumartesi annelerine destek vermek – Hidroelektrik santralleri protesto etmek – 8 Mart’ı kutlamak – Deniz GEZMİŞ ve arkadaşlarını anmak – ideolojik halay çekmek – saç kestirmek – tutuklanmış arkadaşlarının davalarına katılıp izlemek bile bu gençlerin terörist olarak muamele görmelerine yetiyor. Kişileri suçlamıyorum. Terörle mücadele kanunlarıyla, disiplin yönetmelikleriyle gençlerimiz büyük baskı altındalar. Halbuki, 21. yüzyılın modern dünya düzeninde gençlerin özel bir yeri var. Gençleri aktif ve hür düşünceli olan, onlara imkanlar açan ülkeler öne çıkacaklar.
Ayrıca dünyada üniversiteli gencin protestolarına özel önem veriliyor. Bu tür eylemlerin toplumlara denge vermek açısından çok önemli olduğu düşünülüyor. Bu yüzden öğrencilerin protesto eylemlerine dünyada bir siyasi kontrol aracı olarak büyük önem veriliyor.
Bizde ise dünyadakinin aksine hareket ediliyor.
Solcu gençlere fikir babalığı yapan üniversite hocaları, gazeteciler, Marksistler neredesiniz? Sizin yüzünüzden Türkiye bu ayıpla yaşamak zorunda kalıyor. Bu tabloya bakıp vücudunuzun neresiyle güldüğünüzü tahmin edemiyorum.
Yine de benim umudum Başbakan’da. Anayasa önemli ama önce Türk Ceza Kanunu’nda gereken düzenlemeler yapılmalı ve öğrencilere baskıya izin veren uygulamalara yol açan maddeler kaldırılmalı.
Aşksa, bitti.
Gülse, hiç dermedik,
Bul kendini kuytularda, hadi dal.
Seninle bir bütün olabilirdik.
Hoşça kal gözümün nuru.
Hoşça kal…
(Yusuf HAYALOĞLU)
Polemik Var, kavga Yok….VESSELAM.