(Kırıkkale’de Eğlence Kültürü) Eğlenmek, yani hoşça vakit geçirmek, neşelenmek. Kırıkkale yaklaşık iki yüz bin nüfuslu bir şehir. Birkaç bölümden oluşacak bu yazı dizisinde bu şehrin eğlence farklılıklarını incelemeye çalışacağız. İlk yazımızı meyhanelerdeki hoşça vakit geçirme şekillerini araştırmak için yanıma aldığım rehberimle Melek girmez sokağındaki bir meyhaneye giriyoruz. (Saat 21:00) Mekanın içerisinde çok az bir ışıklandırma var. İnsanların kırmızı ve mavili renklerdeki yanıp sönen lambaların altında görüntüleri ürkütücü geliyor. Orada bulunanlar, senin burada ne işin var be adam der gibi bana bakıyorlar. Sahnede canlı müzik yapılıyor. Sanatçı, kendisini titreyerek şarkı söyleyen adama (Azer Bülbül) benzeterek söylemeye çalışıyor. Seslendirdiği eserleri ilk defa duyuyorum. - Keşke gelmeseydim yalan dünyaya - Adı lazım değil kendisi gelsin - Sen duymadın Kırıkkale duydu - Yar sevdamız yalan oldu İstek üzerine vay kardaşım isimli parçayı dört kez dinlemek zorunda kaldık.
Felaketti, o berbat melodi hala kulaklarımda. (Acı Meksika biberi olsa beni ancak bu kadar yakardı.) Masalardan küfürlü konuşmalar duyuluyor. Şef garson, buraya gelenlerin %90’ının eşleriyle problem yaşadıklarını belirtiyor. Kadınların aylık kazancı beş – altı milyarı buluyormuş. (Hayret benim maaşımın dört katı be!!!) Müşterilerin görüntüsü, giyim kuşamı, konuşmaları hiç de paralı olmadıklarını gösteriyor. Yaşları 25 – 40 arasında. Burada harcadıkları parayı nereden temin ediyorlar veya burada harcananın yarısını evdekilerin ihtiyaçlarına ayırıyorlar mı? Hiç sanmıyorum. Yakınımızdaki masaya, bir kadın çağırdılar. Adam çok çirkin gülüyor. Hemen elini kadının boynuna doladı. (Güreşte bir kafa kol oyunu vardır, çok acı verir, aynen o pozisyon yaşanıyor) Kadının imdat diye bağırmasını bekliyorum. Adam on dakikadır pozisyon vermiyor. Meyhanelerde bulunan erkeklerin dinlenmeye, eğlenmeye geldiklerini hiç sanmıyorum. Buralar elem ve kederden başka bir şey veremiyor.
Acı çekmek için üstelik bir de para veriyorlar.
- İsterdim ki mey içerken şimdi sen geldin aklıma
- İç durma iç güzelim bugün ayrılık günü
Yarına, ne sen varsın ne de ben bu köhne handa
- Görmedim ömrümün asude geçen bir demini
- Ben seni unutmak için sevmedim
- Geçmesin günümüz sevgilim yasla
- Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir
Ne gezer bu meyhane gecesi beni çok şaşırttı. “İnsanlar dem çekmeye değil dert çekmeye geliyorlar.” Birde güzel tarafını keşfettim bu işin, günahı en azından gizli yapıyorlar. Alenen sokakta ifşa etmiyorlar. (Cadde ve sokaklardaki görüntüler daha vahim) Tabi bende bu akşam nasibime düşen günahı aldım.
Resulü Ekrem “Her işlediğin suçun peşinden bir de iyilik yap ki onu mahvetsin. Zira hasenat seyyiati yok eder.” buyurmuşlardır. Şimdi, bende kendimce beş yüz tevhid çekme borçluluğunu hissettim. Hakkımızda hayırlısı olsun.
Polemik var. Kavga yok. VESSELAM