SİYASETÇİ OLABİLMEK…
Siyaset; insanların, toplumsal yaşamda karşılaşılan ve toplumsal hayatı çeşitli şekillerde etkileyen her konuya taraf olması yada olmaması, taraf olduğu yada olmadığı olay ve olgulara yönelik mücadele- müdahale etme sürecidir.
Siyaset toplumsaldır, toplumu ilgilendiren her konu
siyasetin gündemidir. Buradan hareketle; siyaset, yaşamın kendisidir demek
yanlış olmayacaktır.
Siyasetteki amaç toplumsal yaşamda karşılaşılan sorunlara çözüm üretmek ve bu
yönde mücadele yürütmekte diyebiliriz. Ancak Türkiye’de siyaset yukarıdaki
tanımların tam tersi yönünde işlemektedir. Siyasi kültürü, yozlaştırılmış,
kirletilmiş, toplumun geneline yönelmek yerine bir avuç insanın çıkar aracına
dönüştürülmüştür.
Siyaset bazı bu işi meslek edinmiş
insanların yaptığı iş olarak yansıtılmıştır. Ne yazık ki Siyasi üslup utanç
verici duruma düşerken, Siyasetçi gaflet ve dalalet içindedir.
Her hangi bir siyasi partiye, (bu parti A partisi ya da B partisi fark etmez)
üye olduğunuzda tabanı temsil edersiniz ve terfi edilerek mahalle sorumlusu ya
da diğer ismi ile temsilciliğine atanırsınız hele üye olduğunuz parti büyük bir
parti ise havanızdan geçilmez. Bir süre sonra kendini ispatlayınca il ilçe yönetiminde bir yer edinirsiniz. Siz yeter ki parti için
çalışın ve kendinizi gösterin çünkü her parti yönetiminin çalışan, cebinden
harcayıp gece gündüz demeden partisi ve davası için çalışan elemanlara ihtiyacı
vardır. Eee nede olsa kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.
Bir de madalyonun öbür yüzü var işin nefis tarafı yani. İyi bir siyasetçiyken vatan millet Sakarya derken birde bakarsın ki işin içine menfaatler girmiş dava içinde dava oluşmuş koltuk davası daha lezzetli hale gelmiştir. (dürüst siyasetçileri tenzih ediyorum gerçi sayıları çok az kaldı onlarında) oğluna ,kızına akrabasına iyi bir iş veya kendini daha iyi bir yere getirme derdindedir. Bunun adı da menfaat davasıdır.
Hani ne diyordu seçimden önce ’’ her şey milletim vatandaşım için olacak hizmet için varız hizmete adayız!’’
Ne çabuk
bürümüş gözünü hırs kudret ve iktidar.
Bir sonraki seçime kadar halkçı söylemler unutulmuştur, vatandaşın sorunları
artık görülmüyordur.Tüm söylemler halkı kandırmak, kendilerine inandırmak,
oylarını almak için kullandıkları bir illüzyondu aslında. Sıra varlıklarını
daha da büyütme, lüks yaşamına devam etmeye gelmiştir. Artık bir başka seçimlerde aynı demagojiye ihtiyaç duyulana kadar safahat dönemi devam
eder.
Partisine, partililerine, davasına ve genel başkanına zarar veren bu tür
insanlar bazı şeyleri açığa çıktıkça
utanmadan inkar ederler. Yağma yok… Ateş
olmayan yerden duman çıkmaz kardeşim! Genel
merkezlerde , il ve ilçe teşkilatlarında dönen kıskançlık, haset ve birbirinin
ayağını kaydırma çalımlarını bilerek bu günlere gelenlerin, sıranın kendilerine
geleceğini de hesaplamaları gerekiyor.
Bu durum tüm siyasetle ilgilenenler ve kendini düşünenler için geçerlidir.
Saygılarımla...