'Çoğunluk seni övdüğünde değersiz olduğunu, kimse seni övmediğinde ve herkes seni lanetlediğinde ise çok değerli olduğunu düşün. İnsan kendini düşmanına ve bu tarz insanlara karşı iyi ve dürüst bir insan olduğunu kanıtlayarak koruyabilir.' diye iyi insanları uyaran Diyojen ‘in bugün olduğu gibi bundan 2400 yıl önce aynı insan kalitesinin büyük çoğunluğunu oluşturan sıradan kalabalık insanlarla ilgili görüşleri:

'Etrafınızda her zaman midesine, cinsel organına ve uykuya düşkünlüğünden başka bir şey bilmeyen, cehaletin ve budalalığın esiri, zevkin, hazzın, şehvetin tutkusu, kölesi olmuş insan kalabalıkları vardır. Bunlar çoğunluğun benimsediği değer yargılarını benimseyen, bir şeyi doğru akılla değerlendiremeyen üç kat kölelerdir. Şık giyimli zenginler ile eğitimli birini görünce kıskanan kötü ve kötünün dostu, cahil, açgözlü canavara benzerler. Nasıl ki içinde çok yemek olan evlerde çok sayıda fare olursa aynı şekilde çok yemek yemiş bedenlerinde çok hastalıkları vardır. Kötü ve cahil olan bu kalabalıklardan uzak durun, onlarla vaktinizi harcamayın. Bunların içlerinde çok az insan görebilirsiniz.

İnsan canlılığını yutan bir girdap gibi mideye sahip bu insanlardan sadece köpekler değil doğa da nefret eder. Her şeyde bir hata bulan, evlenmeden önce ve evlendikten sonra bile neşeli olamayan, kaygı dolu, yozlaşmış, hoşnutsuz bu tarz insanlar aç gözlülüklerinden dolayı güzel başlıklı sütunları olan evlerinin, altın ve gümüş divanlarının keyfini süremezler, leziz lokmaları tüketme gücünü kendilerinde bulamazlar. Şiddetli ağrı çekerler ve kendileriyle birlikte size de acı çektiren bu tarz insanları doğa eylemleriyle cezalandırır.

Hekimler, filozoflar ve kaptanlar işlerini canla başla yapanlar canlıların en akıllılarıdır. Hatipler ve şöhret için konuşan herkes üç kat zavallıdır. En tehlikeli hayvanlar dağlarda aslanlar ve ayılar, kentlerde vergi tahsildarları ve muhbirlerdir. Rüya yorumcuları, kahinler veya zenginliği ile övünenlerden daha aptal bir canlı yoktur, insan çalışkan olmalıdır. Çalışmanın zahmetlerinden kaçınanlar felaketlerle karşılaşırlar. Kederden ve cehaletten uzak yaşamak istiyorsanız doğa, akıl ve hakikat aşığı bilgelerle sohbet ederek neşelenin.

En soylu insanlar; zenginliği, şöhreti, hazzı ve yaşamla ilgili kaygıları küçümseyenler ve bunların zıddı olan yoksulluğa, kötü şöhrete, acıya ve ölüme üstün gelenlerdir. Hayatta en zor olan şey insanın kendisini tanımasıdır. Benliğine duyduğu sevgiden ötürü kendine çok önem veren insanlar kendini bilemez. Keşke budalalık yeryüzünden yok olsa ve herkes bilge olsa ancak öyle görünüyor ki sadece böcek ve yaban arılarına benzeyen kalabalıklar ile budalaların çocuk sahibi olmaları devam edecek ve soyu çoğalacaktır. Nesnelerin gerçek doğasını gözlemlediğinizde bunun böyle olduğu anlaşılacaktır.

Doğru şeyler söyleyen ama söylediklerini yapmayanlar lire benzerler. Zira lir ne duyar ne kavrar. İyi ile kötü arasındaki ayırımı yapabilen biri senin iyi mi yoksa kötü mü olduğunu hemen anlayacaktır. Gerçek filozof olmasanız bile bir filozof gibi davranın. Bilgeliğe sahipmiş gibi davranmak onu arzulamanın göstergesidir.

Güreşte ve koşuda yarışan birçok kişi gördüğüm halde erdemde üstün olmak için yarışan kimseyi göremedim. Hakikat aptallar için acı ve tatsızdır, yalan ise tatlı ve makul. İnancım o ki aynı şekilde ışık ta gözleri rahatsız olanlara acı verirken, karanlık onları görmekten alı koyduğu için acıdan kurtararak rahatlatır. Masanın üzerindeki bir şeyi görebilmek için lambaya yağ koymamıza rağmen yaşamda bizim için en iyi olan şeyi kavrayabilmek ve zihnen daha bilge olmak amacıyla bir şey yapmaya isteksiz olmamız saçmadır. Birileri sizi övüyorsa bunların hiçbirine önem vermeyin, ama eğer sizi yeriyorlarsa işte o zaman kıymetli olduğunuzu anlayın.'