HİKMETSİZ SANAT OLUR MU?

Elbette inanç sistemi olmadan bir değerin ve kültürün varlığından söz edilemez. Sanat kaynağını toplumun inanç sisteminden alır. Zemininde belli bir inancı yansıtmayan her yazının sanat değerinin de tartışılması gerekir. Bu bilgiler ışığında diyebiliriz ki kimse mükemmel değildir. Önemli olan sanatta mükemmel olmayı beklemek veya aramak olmamalıdır.

 Önemli olan nedir? Sanatın muhtevasındaki doğruluk ve inanç kapısıdır. Bu pencereden bakılarak değerlendirilen her durumda sanatın geliştirdiği ve içinde bulunduğu her ilim mukaddes olanın peşinden gitmelidir. İnsan yazılan eserlerde yazılanın aksine yazdırana bakmasını bilmeli perde arkasını okuyabilmelidir. İnsan ancak bu şekilde insanlığa gerçek eserler verebilir. Bir eser dil barajını aşmalıdır sözü ile ilgilenmek yerine yazılan eserin etkilediği kitledeki inanç yapısı üzerinde durmak ve faydalı olanın faydasız olandan ayrımının nasıl yapılması gerektiği konuşulmalıdır. Aksi halde geride kalan diğer niteliklerin konu edilmesi gerçeklerden uzaklaşmaktan farkı yoktur. Hayal dünyasında yaşamanın kimseye bir faydası olmadığı gibi doğru ile yanlışın ölçülerini doğru tespit edememekte faydasızdır. Bu anlamda doğrunun ölçüleri eserin yazılan kitle için ele alındığında inanç sorgulaması iyi yapılmalıdır. Bu sorgulama Müslüman Anadolu coğrafyası ve insanı için düşünüldüğünde elbette İslam akidesi çerçevesince düşünülmelidir. Böylece iki unsur yazarın önüne çıkar.

Birincisi öncelikli olarak e-rağmen tavrı ile akideye bağlılık ve ameli anlamda yaşamın içinde temsil kabiliyetinin olmasıdır. Bütün dünya için söylenmeli ki islamsız sanat olamaz. Nedeni ise evrensel, bütün insanlığı kavrayacak çapta sözün sahibi ancak İslam inancında vardır. Evrensel mesajları iletemeyen bir eserin sanat değeri tartışmaya açıktır. Ötekileştirmenin yanı sıra bütünleştirici bakış açısı ile hareket eden bütün ilimler, insanlar tarafından kabul görür. Bunu kanıksamanın yolu ancak birlik ile sağlanabilmektedir. Sanat üstadı ancak hikmet ile bakmayı öğrenmenin peşinde olan kimsedir. Hikmet ilmini aramayanın gerçek anlamda yılları aşan eserlere imza atması zordur. Hikmetin öğrenildiği her sanat eseri geleceğe taşınacak birer numunedir. Hikmetin var olduğu eser geleceğe öncelikli olarak doğru ile yanlışı ayırmanın gücünü teslim etmekle kalmayıp hayırlı olan ile şerli olanın ayrımını da gösterir. Yol ve yordam öğreticiliği yapan hikmetli her eser görünmeyenin aşikâr olmasını sağlayarak insanlığa belli değerler üzerinden birikim aktarımı sağlar.

Sanatın ne için yapıldığı yıllarca tartışılagelse de asıl sorunun sorulmadığı ve üzerinde durulmadığı ortadadır. Asıl soru; Sanat bir dinin ön aracı mıdır? Elbette bu soru her inanç sistemi içinde değişikliğe uğramış olsa da İslam için rahatlıkla bir araç olduğu aşikârdır. Sanatın imkânları kullanılarak İslam akidesinin evrensel mesajları dünya insanlarına ulaştırmada büyük öneme sahiptir. Bu nedenle ne için sorusuna sanatın ancak ve ancak Allah’ın rızası için yapılması gerektiği İslam inancı içinde tartışılamaz bir gerçektir. Bu bakış açısı ile bakıldığında Edebiyat ilmi gerçek bir sanat eseri ortaya koymaya yardımcı olabilir.