GÖZ, GÖRDÜĞÜNDE YOK OLUR

Bu hafta sizlere, medeniyet birikimimizin yetiştirdiği nadide, entelektüel isimlerin kaybına üzülerek ve dünyanın muhtelif bölgelerinde devam eden zulümlerin, içimde açtığı onarılamaz yaraların, hüznü ile sesleniyorum. Teslim olunmadan, teslim alınamaz. Teslim olunmadan, temsil edilemez. Temsiliyetin timsaliyeti gereğince yerine getirilemez. Ne mi demek istiyorum. Deniz bile teslim olanı kabul eder. Büyük bir denizde yüzme girişiminde bulunulduğunda kendinizi suların güvenli kollarına bırakmadığınız sürece, çırpınarak kendinizin ölümüne sebebiyet verirsiniz. Bunun en öncelikli şartı, denizin sizi boğmayacağına ve kaldırma gücünün sizden çok daha fazla olduğuna olan inancınızın yüksekliği ile ilgilidir. Bu yükseklik kuvvetle ciddi bir inanç ölçüsünü tutturamaz ise deniz sizi kabul etmez ve kendi kendinize yok olursunuz. İnsanlığımızı sorgulayan binlerce sebebin arasında kör gibi yaşıyoruz. “Gibi” demek istiyorum, çünkü ümidin içimizden hepten yok oluşuna tahammülüm kalmadı. Korkmadan yaşayanlara ise şaşırıyorum. Sanki verilen onca tecrübe bizim değil. Bize söylenmedi. Gündelik hayatımızın dışına çıkıp bir dakika da olsa vicdanlarımızda duyduğumuz acıyı hissedemez miyiz? Yapay zekâ denilerek insanlığımıza sunulan onca yapaylığa karşı insanlığımızı hatırlayamaz mıyız?

İnsanlar! Bu şekilde büyük bir meydanda haykırasım var. Çünkü her birimiz birer birey olduk ama ferdiyetliğimizi unuttuk. Cemiyet hayatımızın sonuna varmadan, duygu dünyamızın çevresinden dahi geçemez olduk. Kimilerimiz makam peşinde dünyanın çeşitli renklerine boyandı. Hiç kimse yok mu? “Biz insan mıyız?” diyecek. Birilerine kuşlar ile dağlar ile konuşalım dediğinizde cansız olan seninle iletişim kuramaz demiyor mu? Hâlbuki insan, etten kemikten olan ile konuşuyor da dağ ile konuşamaz mı? Eşyanın hakikatine ermek niyetini taşıyamaz mı? Sözümüzde durmak niyetinde hiç olmadık. Onca yeri işgal etmekten, eşya ve insana zulmetmekten önce biz vazgeçmeliyiz. Dünyanın bu saçma düzeninden hayır gelmeyeceğini anlayarak belki de… Göz önünde duran öncelikli ve nihayetsiz görünmeyendir. Bunu bilerek kendi içimize yönelmeliyiz. Nihayetsiz sevgilerin doğuşu için…