Stefano D’anna: İtalyan ekonomist, sosyolog, uluslararası eğitimci, bestseller yazar, modern çağ filozofu, bilim insanı, iş adamı. Olivetti Corporation ve Fiat İnternational gibi çokuluslu firmalarda üst düzey yöneticilik yaptı.Londra, Madrid, New York, Roma, Floransa ve Milano’da kampüsleri bulunan Avrupa ekonomi okulunu kurdu, rektörlüğünü yaptı. “Sosyoloji”, “Liderlik”, “Kurumsal uzun ömürlülük”, “Bütünlük”, “Zamandan bağımsızlık” ve “Bireysel devrim” gibi önemli düşünceleri pek çok kurumsal lidere ilham kaynağı oldu.
İnsanlığın yeni hücreleri, dünyanın umudu diye tanımladığı özel seçilmiş binlerce insanlara ve öğrencilere bilgisini, deneyimlerini, tecrübelerini aktararak liderlik, mükemmellik, özgürlük, sınırsız sevgi ve bütünlüğü öğretmek için “Dünya için geleceğin liderleri” projesine kendisini adadı. Olaylara, konumlara ve kavramlara farklı bakış açısı, kibarlığı, zarafeti, samimiyeti ve mütevazı kişiliği ile birçok hayata dokunarak iz bıraktı. Dünya genelinde, Avrupa’da, Amerika’da, Güney Amerika’da ve İstanbul’da konferanslar verdi. İtalyanca, İngilizce ve Türkçe çalışmaları ve araştırmaları ile ilgili yazdığı kitapları kısa sürede 500 binin üzerinde sattı, kitapları bestseller olup 12 dile çevrildi, yüzlerce makaleleriyle geniş kitlelere düşüncelerini aktardı.
Onlarca başarısına, tüm dünyada entelektüel birikimli modern çağ filozofu olarak bilinmesine rağmen “Ben hala eksiğim, tamamlanmadım, insanlığa hizmet etmem lazım” diyerek yıllardan beri tasarlayıp üzerinde çalışmalar yaptığı bir üniversite hayaliyle yaşadı. Geleneksel okullardan farklı olarak duvarları, kampüsleri, sınıfları ve kütüphaneleri olmayan, dünyanın birçok yerinde diğer okullar gibi ders kitaplarına ve akademik programlara bağlı olmayan önemli kurallara, fikirlere ve prensiplere dayalı evrensel düşüncelere sahip, sınır tanımayan bir üniversite olan “Düşünce Okulu” adını verdiği bu okulunu Londra’da kurdu. Hastalıklı, ölü bir dünyada kalabalıklar içerisinde parçalanmış, sıradan pasif, silik karakterli, sahte inançlara, karanlık düşüncelere sahip, negatif düşünceli zavallı insanlar değil; etkili, belirleyici, ileri görüşlü, birikimli, kişisel devrimini gerçekleştirmiş bir bütün içinde, yaşamın efendisi olan, onuru ile dimdik ayakta duran bireyler yetiştirmekti amacı.
Düşünce temelli, topluma faydalı, yararlı, pratik sonuçlara yönelik, bireyin hizmetinde olan, dünyanın dört bir yanında geleceğin dahi seviyedeki düşleyenleri bir araya getirerek, onları dünyanın ihtiyacı olan vizyon sahibi mükemmel bireyler haline dönüştürüp ideal toplumlar yetiştiren bir okuldu bu. Kendini insanlığın bir hizmetkarı olarak adadı. “Her şeyden önemlisi bilmek var olmak demektir, var oldukça bilirsin,gerçeğekitaplarla ulaşırsın.” diyordu.
Okulunu cehalet ve boş inançlar, karanlık dehlizler ortasına dimdik kaya gibi dikti. Düşüncesi, suçların ve felaketlerin ilmek ilmek dokunduğu bir tarihin içinden geçen altın bir ip gibiydi. Mevcut durumu korumaya yönelik, ilahlaştıran, bağımlı değil modern, ileri görüşlü düşüncelere sahip bu okul Rönesans çağının güzelliği, yaratıcılığı ve kusursuzluğunun ilhamına, Antik Yunan ve Latin filozoflarının düşüncelerine dayanıyordu. Eşsiz bir karakter, sadece kendisiyle kıyaslanabilecek modern çağ filozofu, bir eylem adamıydı. Özgür bir ruhu benimsemiş, döneminde eğitimli kişilerin sığınağı, kültürlerin ve geleneklerin kavşağı olmuştur.
Eğitimi, iradesi gelişmiş, güçlü,yıkılmazlık üzerineydi. İnsanı,sıradan ruhları bütün doğal kısıtlamalardan,tüm koşullarından ve bağımlılıktankurtarıpebediyen özgür olmasına dayanan “kendi kendinin efendisi olma” sanatını uyguladı. En yüce zafer “kişinin kendisini yenmesidir, hiçbir dış olay ya da koşul kendi içinde yaralar açmasına ya da oluşunu karalamasına izin vermemektir” ilkesini benimsedi. Latin ve Yunan felsefe filozoflarının“Öğreten öğrenir.”, “Bilgi güçtür.”, “Hep çalışın ki şeytan sizi hep meşgul bulsun.”, “Boş kafa şeytanın çalışma odasıdır.”, “Öğretmenlik tanrı mesleğidir.” gibi önemli düşüncelerden hareketle adını duyduğu bir kitap için Avrupa’nın birçok ülkesine seyahat etti. Kitabı bulmak için bir servet harcadı. Sonunda Erivan’da kopyasını buldu. Gökten ilahi bir emir inmiş gibi sevindi, her gece yanağının altına koyarak yastık yaptı. Üzerinde aylarca çalıştığı olağanüstü düzeydeki öğretilerden etkilenip dünyanın en çok satan kitabı olan “Tanrılar Okulu”eserini yazdı.
İnsan soyunun örnek şampiyonları, düşleyenler, olanaksız olanı gerçekleştiren gerçek bireyler yani kahramanlar dediği binlerce üstün vasıflı insan yetiştiren mucize bir insandı.