Anadolu'nun ortasında grisi yeşilinden daha fazla olan bir köy ve Cumhuriyetin ilk yılları. Bu kış çok sert geçmiş ölümüne ayaz ağızdan çıkan nefesleri bile dondurabilecek bir hal almıştı. Aşağı Ilıcalı köyü tarihinde böylesine amansız bir kış yaşamamıştı belki de. İlkbaharın nefesi enseleri ılık ılık üflerken amansız kış yavaş yavaş terkidiyara hazırlanıyordu. Maarif Bakanlığından onay çıkmıştı. Ilıcalı köyü bir ilkokula kavuşacaktı bu yıl inşallah. Köy muhtarı Hurşit Dayı, okul yapımı konusuna pek soğuk bakmasa da biraz tedirgindi. Nasıl olacaktı kışı yazı cehennemden
beter olan bu köyde maarif işleri? Kim gelir öğretmenlik yapar? Hem çok büyük bir sorumluluk köy adına. Mahcup olmak var başaramamak var hükümet nazarında. Ayrıca okulun yeri yurdu da belli değil. Köy biraz tembelce. Acep okul inşaatında çalışırlar mı yoksa civar köylerden işçi mi bulup getirmeli?
Derken koca kış tamamıyla yerini baharın o ılık nefeslerine bırakarak geçip gitmişti. Muhtarın azmettirmesiyle ve de köy halkının biraz merakı biraz hevesi ve biraz da homurdanmalarıyla yaklaşık beş ay süren bir çalışmayla önceden meyvelik arazisi olarak ayrılmış olan köyün kuzeyine düşen bir araziye okul kondurulmuştu. Okul denilse de derme
çatma türden bir şeydi. Büyük bölümü taş ve kerpiçti. Tek sınıf bir koridor ve iki pencereden ibaret bir yapıydı. Okul, ağustos ayının ortaları gibi tamamlanmıştı. Tek sınıflı okulda eylül ayında eğitim-öğretim mesaisi başlayacaktı. Hala öğretmeni ve öğrencileri olmayan bir okuldu. Bu yıl topu topu on iki on üç çocuk kayıt olur olmazdı. Mehmet, Kenan, Zehra, Kemal, Melek, Ali ve bir de Umut. Ayrıca üç beş daha sayabileceğimiz birkaç çocuk daha eğitime merhaba diyebilecekti. Çocuklar, ilk kez bir öğretmenin iki gözüne uzun uzun bakacak eline dokunacak, tebeşir tozu yutacak; kalem, kitap, defter kokusunu genizlerine kadar çekeceklerdi. Köy eski köyde değildi ya hani ne bileyim önyargılı bağnaz kötümser umutsuz. Köylüler, çocuklar
kadar heyecanlıydı. Tüm gözler, bu ücra köye gelmesi merakla beklenen öğretmeni arıyordu. Köy muhtarının müjdeli haberi vermesi de an meselesiydi artık. Her an bir öğretmenin yolda olduğu ve bir kaç güne kalmaz gelebilir müjdesi köy halkının ve çocukların kulaklarında bir sevinç çığlığı olabilirdi... Devamı yarın