Demokrasi iyidir, bizimkiler kazandığı sürece… Diyorsanız söylenecek söz yok, ya zıttını düşünüyorsanız benim gibi “yandı gülüm keten helva.” Dertlerinizi zincir yaparsanız, birbirine eklerseniz, mutlu günler gelecek diye, hasretiyle beklersiniz. Mecliste (T.B.M.M.) son günlerde tanık olduğumuz olaylar insanları bir kez daha hayrete düşürdü. Normalde yapılması gereken, vekiller çıkar gündemdeki konu hakkında fikirlerini beyan ederler, oylama yapılır, çoğunluk ne derse konu ona göre sonuçlandırılırdı. Fakat, bizim mecliste problemler, kavgalar, küfürle, tehditle çözülmeye çalışılıyor. (Aslında hiç çözülmüyor.) Hatta, meclise silahla gelmeyi düşünenler var. Allah aşkına böyle bir meclise saygı duyulabilir mi? Bu insanlara milletin vekili denilebilir mi? Milli eğitim komisyonu başkanı sayın Prof. Nabi AVCI beyefendi çok değerli bir hocamız, çok muhterem bir insan, toplantıda yapılan saldırılarda ciddi şekilde yaralanabilirdi. 

Bu saldırganlık niye? Belli ki bu insanlar vekil olmayı hak etmiyor, kim ne şekilde bu insanları oralara getiriyor, tartışılması gereken budur. Parti liderleri, iyi sporcu yap vekil, kötü gazeteci yap vekil, ev sahibinin oğlu yap vekil, sekreterimdi yap vekil, aşiret ağası yap vekil, falancanın hatırı var yap vekil derlerse ortaya çıkar bu şekil. Kırıkkale’den de örnekler vermek istiyorum. Mecliste ikinci dönem vekil seçimi yapılacaktır. Birinci dönem bölgemiz vekili Rıza Bey aforoz edilmiştir yerine bir uysal koyun aranmaktadır. Beyobası köyü muhtarı ihsan zengindir gelen misafirleri iyi ağırlar denilerek vekil seçilmiştir. İkinci örnekte yine tek partili yıllar milli şef köylü mecliste tam temsil edilmiyor der. Ankara valisine (Tandoğan) köyden vekil bul der, vali şimdi Çerikli’ye bağlı bir köy muhtarını çağırtır, adamcağız bir kusur işledim korkusuyla titremektedir. Muhtara seni vekil yapıyoruz derler düşünün artık o köylünün halini. Ya mecliste öldürülen milletvekiline ne dersiniz? Halid Paşa İstanbul’dur. Mecliste Ardahan vekilidir. Askerlik hayatı kahramanlıklarla geçmiştir. Son olarak Ardahan’ı Moskof elinden kurtarmış (1. Dünya Harbi) Kurtuluş savaşında Kocaeli grup kumandanı olmuş, bu cephede mühim hizmetler görmüştür. Askerlik hayatındaki akla sığmaz hizmetleri dolayısıyla adı “Deli Halid”e çıkmıştır. Halid Paşa 1925 yılının şubat ayında mecliste arkasından vurulmuş, üç gün yaralı olarak meclis sıraları üzerine yatırılmış dördüncü gün ölmüştür. Yaralıyken ifadesi dahi alınmamıştır. Halid Paşa vakası tarihimize bir çok noktaları karanlık olarak intikal etmiştir. Merhum şehidin ruhu huzur ve sükuna kavuşabilir mi bilemem. Ben, şahsen meclisteki o kanın hala kuruduğuna inanmıyorum. Sahi, ünv. tarihçilerimiz ne mi yapıyor? Dokunmayın, onlar Hacılar ve Kılıçların tapu tahrir defterlerini okuyorlar. Polemik var kavga yok…. Vesselam