Bu gün anneler günü… Bu gün değil, esasında yaşadığımız her gün, her an, bizim için anneler günü!.. Karşılıksız sevginin kaynağı, sonsuz fedakârlığın timsali, var oluşumuzun yegâne sebebi, sevgili annelerimizin günü!.. Sevgili okurlar!.. Milletleri ayakta tutan, yaşatan ve vazgeçilemeyen biricik sosyal varlık, ailedir. Aile; milletin temeli, özü ve çıkış noktasıdır. Aile bağlarının güçlü veya zayıf olması, o ailenin geleceğini olumlu ya da olumsuz mutlaka doğrudan etkiler. Dolayısıyla, milletlerin güçlü veya zayıf; uzun ya da kısa ömürlü olması da aile yapısına bağlıdır. Ailenin var oluş gayesinin ana temeli, “ana”dır!.. Baba; konumu ve sosyal statüsü gereği, daha çok –bizde- ailenin geçimini ve soyca da devamını üstlenen kişi konumundadır. Her ne kadar Türk toplumunda baba; -görünürde- ailenin temeli, “reis”i gibi algılansa da aslında bir çok aile de bütün işler, “içişleri bakanı”nın onayı alındıktan sonra yürürlüğe girer! Yani anne; ailenin geleceği ile ilgili kararların alınmasında, ailenin yaşaması ve varlığını devam ettirme noktasında “aile”nin vazgeçilmezidir. Kıymetli okurlar!.. Bizim geleneğimizde “ana”; bizleri dokuz ay karnında, iki yıl kucağında ve bir ömür boyu hep kalbinde sevgiyle yaşatan biricik varlıktır!.. Sevgisi hep dışında, üzüntüsü daima içinde gizli; yemeyip, yediren, içmeyip, içirendir!.. Sevgisi de, üzüntüsü de içten, saf ve katıksız!.. Dertlerimizin dert ortağı, sırlarımızın sırdaşıdır anne!..

 Aziz okurlar!.. Türk kültüründe ve İslâm inancında “ana”nın son derece müstesna bir yeri vardır. Ana; sevgide “yâr”den daha vefalıdır. Sevgili (yâr), “el oğlu” “el kızı”; anne kadar sevgisinde kayıtsız-şartsız “seven” değildir. Anne; karşılık beklemeden -her şartta- evlâdını her daim sevendir. Onun için “Ana gibi yâr olmaz”; “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” denmiştir. Dini inancımızda da “analık hakkı”nın ne kadar önemli olduğu, ana-babaya karşı iyi davranılması, azarlanmaması, yaşlandıklarında onlara “öf” bile denmemesi, tatlı ve güzel söz söylenmesi emredilmiştir. Peygamber Efendimiz; “Cennet, anaların ayakları altındadır.” sözleri ile analığın ne kadar zor ve ne kadar mübarek olduğunu ifade etmiştir. Günlük hayatımızda da “ana” kelimesini bizlerce önemli gördüğümüz ve kutsal olarak algıladığımız kavramlar için kullanırız: Toprak ana, Anadolu, anayurt, anavatan, anayüreği, ana kucağı, ana sütü…v.b.gibi. Sevgili okurlar! Analar bizim baş tacımız. Doğruyu, yanlışı, şefkati, merhameti, sevgiyi, fedakârlığı ve daha nice insanî erdemleri bizler, öncelikle onlardan öğreniriz. Ayakları altına cennet serilen o yüce varlığı, bu daracık sütunda, üç-beş, kırık, dökük cümle ile anlatmak tabiî ki mümkün değil… “Anne” sözü, insanoğlunun (beşikten-mezara) en çok kullandığı, en sıcak ve en içten kelime!.. Şair ne güzel söylemiş: Ana başta taç imiş Her derde ilâç imiş Bir evlât pir olsa da Anaya muhtaç imiş… Evet, Sevgili Okurlar! Dünyanın en güzel ve en fedakâr varlıkları olan bütün annelerimizin, anneler günü kutlu olsun. Allah, onları başımızdan eksik etmesin!.. Senede bir gün değil, her gün bizim için anneler günü olsun!.. Anneciğimin nezdinde, şehit annelerimiz başta olmak üzere (büyük-küçük) bütün annelerimizin ellerinden, saygıyla, muhabbetle ve de hürmetle öpüyorum…