Helen Adams Keller (Ok: helınedımskelır) Amerikalı Pedagog, yazar, engelli hakları savunucusu, siyasi aktivist ve öğretim görevlisi. 17 Haziran 1880 tarihinde Alabama Tuscumbia'da sağlıklı bir bebek olarak doğdu.On dokuz aylık iken geçirdiği ateşli hastalık sonucu görme, işitme ve konuşma yetilerini yitirdi. Çocukluğunda başkaları gibi bakmak, görmek, tatmak, duymak, diğer çocuklar gibi kırlarda, çimenlerde koşmak istiyor ancak bir türlü gerçekleştiremiyor bu yüzden sürekli üzgün, sinirli, yapısıyla durmadan sağı solu tekmeliyor, kırıp döküyor, avazı çıktığı kadar bağırıyordu. 

      Tedavisi imkânsız dendi ama ailesi pes etmeyip kendini işitme engelli çocukların eğitimine adayan telefonun mucidi Alexander GrahamBell’e ulaştı. Bell, Helen’ı, Anne Sullivan (Ok: An Salivan) ile tanıştırdı. Kendisi de çok az görme yetisine sahip olan Helen’in eğitimini üstlenen Sullivan olağanüstü sabır, azim ve çalışmayeteneğini kullanarak tüm ilgi, alaka ve sevgisini Helen’in eğitimine adadı.Bir gün Helen’i bahçedeki su pompasının yanına götürüp elini suyun altına tuttu ve avcuna “su” sözcüğünü yazdı. Helen o ana kadar yaşadığı ilk mutluluğun tadı tüm bedenini sardı. Bu heyecanla birkaç saat içinde 30 yeni sözcük daha öğrendi.

      Her şey bir düşünceyle başladı. Zihninde yer eden tek bir 'su' sözcüğünden yola çıkarak insan beyninin yüksek kapasite ile kullanıldığı takdirde olağanüstü mucizelerin yaşanacağına inandı, beyin gücünün neler yapacağına şahit oldu. Bu düşünceylekelimeleri heceleyerek iletişim kurmayı, dili kullanmayı, okuma-yazmayı, konuşmayı ve diğer nesnelerin adlarını öğrendi.Dokunarak hayvanlarla güçlü bir bağ kurdu. Parmaklarını karşısındaki konuşmacının dudaklarına ve yüzüne koyarak söylenenleri anlamaya çalıştığı bir tür iletişim yöntemi olan Tadoma yöntemini kullanarak insanların konuşmalarını 'duymayı' öğrendi. Parmak uçlarını rezonanslı bir masaya koyarak yakınlarda çalınan müziği ritmini dinledi. Körler Enstitüsü ve Sağırlar Okulu ile özel kolejlerde eğim gördü. Harvard Üniversitesi Radcliffe Koleji'ne girdi ve Bachelor of Arts derecesi kazanan ilk sağır-kör kişi oldu. Yüksek eğitimini tamamlayıp kör sağır ve dilsiz ilk lisans mezunu olarak tarihe geçti.

      44 yıl süreyle kendini engellilere adadı. Kadın hakları, işçi hakları ve dünya barışı için kampanyalar yürüttü, onların savunucusu,Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği'nin kurucu üyesi oldu. Birçok organizasyonda görev aldı. Hayatının çeşitli yönleri hakkında konuşmalar ve dersler vermeye başladı. Dünyaca ünlü bir konuşmacı ve yazar oldu. Birden fazla ABD başkanıyla tanıştı. Alexander GrahamBell, Charlie Chaplin ve Mark Twain'in de bulunduğu birçok ünlü kişiyle arkadaş oldu.

      Efsanevi eğitmeni, mürebbiyesi arkadaşı olan, birliktelikleri ömür boyu dostluğa ve sevgiye dönüşenSullivan’ladünyayı gezip konuşmalar yaptı. Engellileri savunmak için dünyanın dört bir yanındaki 35 ülkede organizasyonlara katıldı.  Kazandıkları paraları Amerikan görme engeller vakfına bağışladılar daha sonra 2 milyon dolarlık sermayesi olan Helen Keller Fonunu kurdular. Fonun gelirini görme, sağlık ve beslenme araştırmalarına adadılar.

      Durmadı, bitmek tükenmek bilmeyen azmi, sabrı veparmak uçlarıyla hayatı keşfetti. İngilizce, Almanca, Fransızca, Latince ve Rusça olmak üzere beş dil öğrendi. Bisiklete binmeyi, yüzmeyi, satranç oynamayı, kano ve yelkenli ile gezintiye çıkmayı öğrendi. Her mücadeleyi bir zafere dönüştürdü.Hem normal daktilo hem de körler alfabesi ile yazdığı “Hayat hikâyem” adlı eseri 50 dile çevrilerek bir dünya klasiği hâline geldi. Çeşitli konularda 14 kitap ve yüzlerce makale yazan üretken bir yazar oldu.

      Engellerine rağmen inanılmazları başarması milyonlarca insana esin kaynağı ve başarı örneği oldu. O artık bakan körler, işiten sağırlar ve konuşan dilsizlerle dolu bir dünyada mucizeler yaratmış gören bir kör, duyan bir sağır ve kendini ifade edebilen bir dilsizdi. Başarıları onu efsanevi bir kişilik haline getirdi.

      Amerika Birleşik Devletleri'nin en yüksek sivil ödülü olan Başkanlık Özgürlük Madalyası verildi. 1965'te New York Ulusal Kadınlar Onur Listesi'ne seçildi. Heykeli dikildi, hayatı, mücadelesi filmlere konu oldu. Yüzlerce biyografisi yazıldı, belgeselleri çekildi. Amerika’da, İsviçre’de, Japonya’da, Hindistan’da ve dünyanın değişik ülkelerinde adına hastaneler açıldı, madeni para ve posta pulu basıldı, sokaklara ve engelliler okullarınaadı verildi.  Gallup'un 20. yüzyılın en beğenilen kişileri listesinde yer aldı. Doğum yeri müze yapıldı. 1 Haziran 1968'de, seksen sekiz yaşında evinde uykusunda öldü.

      Hayatı ve öğretmeni Sullivanhakkındaki görüşleri: “Başka insanlardan farklı olduğumu ne zaman anladım, hatırlamıyorum. Fakat öğretmenimin gelmesinden önce biliyordum bunu. Annem ya da arkadaşlarım bir şey istediklerinde benim gibi işaretler kullanmıyorlar, ağızlarıyla konuşuyorlardı. Kimi zaman sohbet eden iki kişinin arasına oturur, dudaklarına dokunurdum. Anlayamazdım ve canım sıkılırdı. Ağzımı, amaçsızca onlar gibi oynatırdım. Kimi zaman bu beni öyle sinirlendirirdi ki, yorgun düşene kadar bağırır, her yeri tekmelerdim.Bir kelimeyi hecelediğimi ve hatta kelimelerin var olduğunu bilmiyordum. Ben sadece parmaklarımı maymun benzeri bir taklitle hareket ettiriyordum. Hareketsiz durdum, tüm dikkatim onun parmaklarının hareketlerine odaklanmıştı. Aniden unutulmuş bir şeymiş gibi puslu bir bilinç hissettim, düşünceye geri dönmenin heyecanı ve bir şekilde dilin gizemi bana açıklandı. Suyun, elimin üzerinden akan harika serin şey anlamına geldiğini biliyordum. Yaşayan bu kelime ruhumu uyandırdı, ona ışık verdi, umut verdi, özgür kıldı. Öğretmenim bana öyle yakındı ki, kendimi ondan ayrı düşünemiyordum. Güzel şeylerden aldığım zevkin ne kadarının doğuştan ne kadarının onun etkisiyle olduğunu söyleyebilmem mümkün değil. Onun varlığını kendi varlığımdan ayrılmaz olduğunu hissediyordum.Hayatımın ayak sesleri onun adımlarındaydı. En iyi yanlarımın hepsi de ona aitti. Onun sevgi dolu dokunuşuyla canlanmamış olan hiçbir yeteneğim, hiçbir ilhamım ya da mutluluğum yoktu.”

Keller, inançlı bir insandı ve inancının özünü şu sözlerle anlatır: “İlahi Takdir (Tanrı'nın Sevgisi) ve Bilgeliğinin hükümeti ve kullanımların yaratılması olarak gösterilir. Hayatı bir varlıkta diğerinden daha az olamayacağına veya sevgisi bir şeyde diğerinden daha az tezahür edemeyeceğine göre, O'nun Takdirinin evrensel olması gerekir.”