Napolili bir asilzade “Aristo Dante*den büyüktür” diye defalarca düello etmiştir.Nihayet yaralanmış ölecek.”Yahu demişler sahiden de daha mı büyük Aristo?”Allah ikisinin de belasını versin.Ne birinden tek satır,ne öbüründen tek satır okudum” der. İki yıldır ,gazetemizdeki köşe yazılar yerli yersiz eleştiriler gelmekte ,yerlileri anladık ama yersizler!!! Gerçekten Napolili asilzadenin konumuna düşüyorlar .Ben her yazımın sonunda “Polemik var kavga yok” diye okuyucuya mesaj veririm ama yaratılan polemik ipe sapa gelir olamalı. Yerel basının köşe yazarları ,bölgesel konuları mercek altına alırlar (Genelikle)Yaşadıkları kentin toplumsal ,siyasal kültürel ,coğrafi konularını kendi bakış açılarından ele olarak yorumlamaya çalışırlar.Yazar bu yorumları yaparken açık veya gizli kızgınlıklar da duya da bilirler yazılarının muhataplarının bir şekilde baskısına muhatap olabileceği ihtimali cesaret ister .Ben kendimde sürekli okuyucu bulma endişesi taşımıyorum ,yazılarımı geleceğe atılmış bir imza olarak görüyorum .

Aslına bakarsanız kimseleri üzme gayretim yok ama istemeden de olsa üzüyorsun birilerini . Ne yapalım köşecilik dünyası böyle bir şey ille de eleştireceksin dalga geçeceksin saracaksın argoda olabilir hicivde toplumun endişelerini arayışını hırsını değerlerini insanlarla ve kendimizle ilişkilerimizi tarafsız bir şekilde algılayabilen, limitleri esnetebilen, insanlara görmek istemedikleri şeyleri gösterebilen “Hiç böyle düşünmemiştim “dedirtilen ve bunu da ‘insanlığını ‘kaybetmeden ,akılıca (Yeri geldiğinde)espri ile yansıtabilen yazılar kaleme olamaya çalışıyorum.Yazar olmak istemem kimseyi bağlamaz ,kimse yazdığımı beğenmek zorun da değil.Benim asıl yapmak istediğim hayatı öğrenmek, kendimle , herkesle ve her şeyle ilişkimi anlamaya çalışmak tüm bu tecrübeyi yazıya yansıtabilmekten de zevk alıyorum yakın arkadaşlarımı yazdıklarının yüzünden şu anda Kırıkkale’nin en çok küfür edilen adamısın diyorlar ,bunu anladık ama “Kral çıplak “demek o kadar hoşuma gidiyor ki edilen küfürlere kızmıyorum çünkü mesajın yerine ulaştığını gösteriyorlar. Gazetemiz deki “giden valinin ardından “ve “zabıtaların göz yaşlı adlı yazılarıma öyle eleştiriler geldi ki! Ne demek istediğimi artık anlatamıyor muyum?”diye düşündüm ve yazdıklarımı tekrar tekrar okudum. Netice de,merakımı anlattığımı ama çok az olsa bazı kişilerin okudukların da başka manalar çıkartmıyor ya çalıştıklarını gördüm.Bir yazı ,ifadenin gerisinde mutlaka ard fikir bulma hevesi ile okunduğu takdirde tabi ki başka taraflara çekilir ve anlaşılması mümkün olmaz. Onuncu köyün kavalcısı ve birkaç öğretmen her nedense benim yazılarımdan fazlaca alınır oldular. Adam,dingil, kelimesinin anlamını ve yazımdaki kullanım amacını, anlamayacak kadar sığ ,edebiyatta bu yazım sanatlarıyla ilgili seranat verecek değilim.yalnız,çetin,Altan,hasan pulur, Selahattin duman, haşmet babaoğlu,murat bardakçı,engin ardıç,v.b.hatta peyyami Safa ‘yı biraz biraz tanırsa faydası olur. Ben giden valinin gördüğüm iyi taraflarını ele aldım ve esenlikler diledim. Delikanlı yazar karnın dan konuşmaz ,öyle kalemine yiğitsen sende kötü taraflarını yazabilirdin, şimdi yeni valimizin yanına gidip bu gelişmeleri değerlendirip Kırıkkale hakkında daha dikkatli davranmasını ve şak şakçılara itibar etmesini tavsiye edeceğim.lütfen beni çok kitap okuyanlar eleştirsin,”zaman ayıramamaktan yakınsalar bile ise (Kimin neye vakti var ki kardeş?) ha buldum. Dale carnagie “dalgayı bırak para kazanmaya bak” Kırıkkale’de zengin takılanlarından pratik başvuru kitabı olabilir. Eğitimci yazarlara kıyağım olsun. Hulki Aktunç öldü ardında bir anıt eser bıraktı “Türk Argo sözlüğü” Türkçenin yeni bir olgu ve aşaması olan İnternet Argosunu inceliyordu.Bir tek bu eseriyle şimdiden büyük sözlükçüler arasında yerini almıştır . Şemsettin Sami gibi Paul Rabert gibi Emile Hittre gibi. Özet olarak, En kötü okuma kendi yolundan saptırılmış okumadır!! Polemik var kavga yok vesselam