Bazen bir ormanın yanması için bir yerde bir kıvılcımın çakması yeterli olur ve kilometrelerce dekarlık ormanlık alan kül olur.

            Bizde buradan bir kıvılcım çakalım.

            Ama bu kıvılcım orman yakmak için değil orman söndürmek için olsun. Çaktığımız bu kıvılcım “Mangala hayır” Kıvılcımı olsun.

            Valla beni hiç ilgilendirmemesine rağmen yine de kısa bir araştırma yaptım. Yabancı ülkelerde mangal yasaklarını. Bazılarında tamamen yasak, bazılarında kısman yasak, bazılarında kömürlü olanı yasak. Bazıları ne haliniz varsa görün dercesine bu konuya hiç bulaşmamış.

                Ama bizde yasaklanmalı. Hem de öyle bazı yerlerde, bazı şekillerde, bazı koşullarda falan demeden kesinlikle yasaklanmalı.

            Konuma başak bir alandan giriş yapacağım sonra esasına döneceğim.

            Pek çok uzmanın ortak görüşü, mangalda pişen etin kansere yol açma riski taşıdığı yönünde. Bunun sebebi pişme esnasında etin kanser riskini arttırmaya sebep olacak, Heterosiklik Amin ve Polisiklik Aromatik Hidrokarbon denilen kimyasalları açığa çıkartmasıdır.

Heterosiklik Aminler (HCA) ve Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar (PAH), kırmızı et, beyaz et ve balık etlerinin; yüksek ısılara ve ateşe doğrudan maruz kaldığı, mangalda pişirme gibi yöntemlerle pişirilmesi sonucu ortaya çıkan kimyasallardır.

Tamam, bu kadar sağlık açısından değinmemiz yeterli sanırım.

Gelelim asıl almak istediğim yasaklanmalı cephesine.

Asil bir milletin asil evlatlarıyız. Asla devletime milletime dinime laf söyleyenlere tahammülüm olmadığını beni bilen bilir.

İşte bu asil milletimizin bazı özellikleri ön plana çıkar.

Ne kadar sanayileşmiş, şehirleşmiş, bazılarının modernlik dediği kılıflara bürünmüş olursak olalım bir yanımız hep köylüdür. Bir yanımız hep dağ, taş ister. Bahçe ister, orman ister, kısaca toprak ister.

Hah işte bu toprak isteği çerçevesinde fırsat bulduğumuz her an kendimizi doğaya atarız. Yıllık izin alır, köye gitmek isteriz, hafta sonu pikniğe gitmeyi isteriz. Akşam olur en azından mahalledeki parkta bir iki çim görür döneriz.

Evet, toprağa atarız kendimizi ilk fırsatta. Ayağımızı basmadan kirletilen, katledilen yerleri görür ağzımızın dolusunca küfrederiz. Ama o toprağı sanki son kullanan biz olacakmışız gibi etrafı dağıtır gideriz.

Çevreyi kirletmekle kalmaz, ardımızda enkaz bırakmak için umursamaz tavır içinde oluruz.

Tamda burada mangal devreye girer.

Mangalı yakma aşamasında jel kullanmak, çıra, tutuşturucu maddeler yerine ağaç dallarını tek tek kırarız. İlk kıvılcımlar başlayınca mangal kömürünü az aldığımız için köz olsun diye bu sefer elimize keseri testereyi alır kalın dallara hücum ederiz. Keserken kurusu yaşı demez doğrarız.

İşimiz bitince olduğu yere devirir dökeriz. Çok ilgiliymişiz gibi zaten bitmiş olan çay suyu ve demliğin içindeki çayı üzerine döker yangın için önlem aldığımızı sanır, daha ala sıcak alır arabaya koyar basar gideriz.

Ardımızdan rüzgâr mı eser, kuru otlar mı tutuşur, piknik alanının hayvanları eşelerken kıvılcımlar mı sıçrar hiç düşünmeden alır başımızı gideriz.

Sonra mı ne olur?

Akşam haberleri izlerken herkesten çok küfür ederiz. “Söndürmeden gidiyorlar, arkalarına bakmıyorlar, kurdu kuşu yanıyor, karıncası böceği telef oluyor.” Deriz.

Oysa ciğerlerimizi yakan başkası değildir. Ormanı yok eden başkası değildir. Ekili arazileri sıfıra çıkaran başkası değildir. Ormanın canlıların canını alan başkası değildir. Doğayı tahrip eden başkası değildir.

Ne kadar suçu başkasına atarsak atalım biz mangalcılardır bunun müsebbibi.

Olmazsa olmazı olmayan bir yaşam biçimi olmayan mangaldan çıkan bir kıvılcımın ciğerlerimizi dağlamasına vermeden ülke genelinde kömürlü mangalın yasaklanarak, bu zevklerini tatmin etmek isteyenlerin evinde elektrikli olanlarla idare etmeleri sağlanmalı.

Ülkemizin yüzlerce yerinde halen orman yangınları devam ediyor ve kahramanlar mücadele ediyor. Efendim bu yangınların yüzde bilmem kaçı mangal kaynaklı demeden bir yerlerden başlayıp mangal yasaklanmalıdır.

Yasakçı zihniyet falan demogojisine girenlere tavsiyemdir. Bırakın hamasi lafları da cayır cayır yanan ormanlar mı yoksa yarı yanmış iki et yemek mi sizce daha değerli?

Muhabbetle…