Aylardan Haziran! Haziranın 7’si... Yıl; 2012... Günlerden Perşembe!.. Not düşüldü Türk’ün tarihine!.. Abdurrahim Karakoç öldü diye!.. Son dönem Türk Şiirinin ve hece vezninin en büyük ustası... Yaşayan Türkçe’mizin en gür sesi ve temsilcisi... Sözleri ve düşünceleri ile milyonları etkileyen şair ve fikir adamı... “Meylim ne şöhrete, ne saltanata; Hâk için sarıldım ben bu sanata...” derken, bir ölçüde hayata bakış açısını ve temel felsefesini de özetlemiş oluyor üstat!.. “Albayraktır anayurdun gelini, Bu canı Türklüğe adadım anne. Oniki yaşında ettim yemini, Bu canı Türklüğe adadım anne!..” derken, henüz çocuk denecek yaşta olmasına rağmen, bu yüce duygularla yoğrulan ve bütün ömrünü de kutlu davasına adayan, gerçek bir “DAVA ADAMI” idi!.. 

 “Ellerin yurdunda çiçek açarken Bizim ile kar geliyor gardaşım. Bu hududu kimler çizmiş gönlüme Dar geliyor, dar geliyor gardaşım...” diyerek, o koskoca Türk dünyasının birbirinden ayrı kalmasına gönlü razı olmayan ve yüreği her daim “Türklük aşkı” ile çarpan yiğit bir “ALPEREN”idi!.. “Ne diyorsa İslâm dini, Uyacağız suç olsa da. Gerçeği örten kefeni Soyacağız suç olsa da...” .... “Kör dünyanın göbeğine Hâk yol İslâm, yazacağız Kuşların gözbebeğine Hâk yol İslâm yazacağız...” diye haykıran, gerçek bir “ TÜRK-İSLÂM MÜCAHİDİ”idi!.. ... “Biz dava uğruna serden geçmişiz; Anadan, babadan, yârdan geçmişiz; İman denizine yelken açmışız; İslâmlık sevdadır, Ülkü sancaktır. Bu mübarek yoldan dönen alçaktır...” diye var gücü ile dünyaya haykıran, samimi bir “ ÜLKÜCÜ ” idi!.. Ve... O, emsalsiz bir “ AŞK ŞAİRİ” idi yürekleri titreten: “Sarı saçlarına deli gönlümü Bağlamışlar, çözülmüyor, Mihriban. Ayrılıktan zor belleme ölümü, Görmeyince sezilmiyor Mihriban. Yar deyince kalem elden düşüyor; Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor. Lambamda titreyen alev üşüyor... 

 Aşk, kâğıda yazılmıyor Mihriban. Tabiplerde ilaç yoktur yarama Aşk deyince ötesini arama. Her nesnenin bir bitimi var ama, Aşka hudut çizilmiyor Mihriban...” Allah (c.c.) rahmet eylesin!.. Mekânın cennet, ruhun şad olsun!..