Bitlis Güroymak’ta kalleşçe katledilen 5 polis memuru ile 4 sivil vatandaşımızın kanı henüz yerde iken, ertesi gün Hakkari Çukurca’da 24 askerimizin kahpece şehit edilmesi haberi ile adeta yıkıldık! Ocağımıza yine ateş düştü!.. Yine yürekler yandı, kavruldu!.. Onlarca vatan evlâdı; “Göğsünden vurulup tam ercesine/ Bir gül bahçesine girercesine..” uçmağa vardılar bir bir cennet ülkesine!.. Mübarek kanları ile yeniden yoğurdular vatan toprağını!.. Kara toprağa can, al bayrağa taze kan kattılar! Üçler, yediler ve kırklarla buluşup; şehitler kervanına ulaştılar! Kimi yeni evli idi, kimisi nişanlı! Kimi bekardı henüz, ömrünün taze baharında…Kimi de görmemişti doğan çocuğunu hâlâ!.. Kimi ise, tek erkek evladı idi ailenin…Biricik umudu!.. Baba ocağını tüttürecek, soyunu sürdürecek... Hayalleri vardı, hepsinin bir bir…Hayalleri ise hepsinin de Kaf Dağı’nın ardında kaldı!.. Geride kalanlar ise; yetimler, dullar; gözü yaşlı anne ve babalar… 

Velhasıl; geride şimdi, yaşayan ölüler kaldı!.. İçimize gömdük tüm acımızı bizler, hep sessizce! Göz pınarlarımız kurudu, göz yaşı dökmekten yıllarca! Al bayrağa sarılı tabutlar geçerken önümüzden, sıra sıra; milletçe sayısız fatihalar gönderdik ardı sıra!.. Sabrettik!.. Sabrımız sınandı acımazsızca, yıllarca hoyratça! Eyüp misali!.. Bir zamanlar bizler; bir ve beraberdik!.. Bin yıldır aynı toprakta, birlikte ağlayıp, birlikte güldük! Bir ve beraber olduk her daim. Türk’ü, Kürt’ü; Alevi’si, Sünni’si… Kaderimiz birdi, tasamız bir!.. Aynı dine inandık; Allah bir, peygamber bir… Kız verdik, kız aldık! Can, cana karıştı; yâr olduk, yâren olduk!.. Yüz yıllarca!.. Üç kıtaya hükmettik birlikte!.. Birlikte aştık İstanbul’un surlarını Fatih Sultan Mehmet’le!.. Çağ açıp, çağ kapattık;Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’iyle!.. Başlıya baş eğdirip, dizliye diz çöktürdük yüz yıllarca!.. “Tanrının kılıncı” idi, kılıcımız! Mazluma kol kanat geren, zalimin başına inen!.. Bir zamanlar Türk’tük!.. Asırlar Türk’tü! Kâinatın Efendisinin övgüsüne mazhar olan Türk! Akif’de, Gökalp’te Türk’tü!..Marşımız Türk, töremiz Türk!..Altı asır dünyayı hep birlikte yönettik! Ya şimdi?!.. Şimdi; “açılım”la aramızı açtılar bizlerin bir bir!.. Tuzağa düşürdüler bizleri, kahpece!.. 

“Demokratik açılım”ı allayıp, pullayıp süsleyerek; “Sevr”i uygulattılar bize! “Mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü” olan ay yıldızlı al bayrak; “kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü” idi! Bayrak; namusumuz, şerefimiz, her şeyimizdi bir zamanlar, bizlerin!.. Bayrağımızı çiğnediler, çiğnediler!!! Seyrettik hayasızca!.. Şimdi… Sözlerim sizlere, ey “etkili” ve “yetkili” beyler!.. Bırakın “İmralı”yı, “sayın”ı, “mayın”ı… Duyun, işitin, görün artık! Bırakın Arab’ın baharını yazını! Ortalık kan gölüne döndü!.. “Kara kış” erken bastırdı vatana! Buz kesti her yer!.. Bizim yüreğimiz donuyor! Analar ağlıyor, Anadolu kan ağlıyor!.. Ne olur söylemeyin artık; “şehitlerin kanı yerde kalmayacak” diye!.. “Açılım” demeyin bana!.. Kanıma dokunuyor!.. Bırakın “müzakere”yi, “hain”lerle yaptığınız gizli pazarlığı artık!.. Ey ANKARA; duy beni, işit beni: Canımız yanıyor!.. Ne yapacaksak yapalım!.. Millet, topyekûn ayakta!.. Sabrımız taşıyor beyler!.. YETER ARTIK!.. SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ!..