Aziz okuyucular! Bir zamanlar, bizler “Türk”tük! Türk’lük bizim gururumuz, biricik övüncümüzdü. Türk, güçtü; mazluma kol kanat geren, zalime fırsat vermeyen. Adaletin, yiğitliğin, bilgeliğin ve inancın sembolü… Cenab-ı Allah’ın dünyaya nizam (düzen) vermek için gönderdiği, Allah’ın kılıncı, İslâm’ın yılmaz savunucusu… Velhasıl; bir zamanlar, dünyada Türk denince akla Müslüman, Müslüman denince de yine akla Türk gelirdi!.. Unuttuk!.. Kıymetli okuyucular! Tarih, günümüzde birileri tarafından, yeniden yazılıyor/yazdırılıyor! Şimdilerde artık o –malûm- birileri de hep birlikte koro halinde haykırıyor: “Türk” değiliz! Bizler ‘Türkiyeli’ yiz! ‘Türk’üm demek, bölücülük, ırkçılık; ‘Türkiyeli’yim demek ise, bütünleştirici, birleştirici olmak …” imiş!..
Hem Türk milleti yerine, “Türkiyeli”yiz dersek; Türkiye’de yaşayan(!) başka başka milletleri de rahatsız etmemiş, incitmemiş olurmuşuz!.. Bazılarına göre de “Türk milleti” yerine, “Türkiye toplumu” demek daha “uygun” olur imiş!..
Sevgili okurlar! Kendilerine toplum mühendisi payesini veren o malûm “güruh” beslendikleri gazetelerin köşelerinde, hemen her gün çıktıkları yine o malûm tv’lerde, “değişim” ve “küreselleşme” adı altında, saatlerce bu millete kin kusuyorlar! “İnsan hakları, demokrasi, AB normları, ana dilde eğitim-öğretim hakkı” adı altında bu milletin birliğini-bütünlüğünü yok edici görüşlerini saatlerce aktarıyorlar! Bin yıllık Türk yurdu güzel Anadolu’muzun, “Türk vatanı”nın sınırları yeniden çiziliyor! Şehitlerimizin o mübarek al kanları ile şekillenen ay yıldızlı bayrağımızın yanına, başka renklerdeki paçavraların da dalgalanması gerektiği vurgulanıyor!
Aziz okuyucular! Bizim inancımız gereği; “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.” Biz Müslüman Türk milleti olarak, buna iman etmişiz. Bizler; Türk’ü Kürt’ü, Alevi ve Sünnîsi ile yüzyıllarca bir ve beraber yaşamışız. Aynı coğrafyada, aynı hamurda yoğrulmuşuz. Kız vermiş, kız almışız. Et ve tırnak gibi olmuşuz. Kaderimiz, tasamız, kıvancımız hep bir olmuş. Birlikte ağlayıp, birlikte gülmüşüz.
Sevgili okurlar! “Değişim” kaçınılmaz! İstem dışı “unutmak” ta tamam! Tamam da, “değişim” adı altında –tamamen- “değişmek”; “unutmak” adı altında –bile bile- “aslını inkâr etmek!” İşte o insanı kahrediyor!..
Ne diyelim! Cahillere bir sözümüz yok! Ama, bilerek “Aslını inkâr eden(ler), bizden değildir!”
Selâm, saygı ve muhabbetle!..