Dün dostları ziyaret için Ondokuz Mayıs Üniversitesi’ne gittim. Eğitim Fakültesi Fakülte Sekreteri Tevfik Demir’in odasında Fakülte Dekanı Prof. Dr. Dursun Ali Akbulut, Prof. Dr. Cevdet Yılmaz, Doç. Dr. Önder Dumanla kentimiz, tarihimiz ve coğrafyamız üzerine keyifli bir sohbet yaptık. Sohbetin sonlarına doğru Prof. Dr. Kurtman Ersanlı da aramıza katıldı. Doç. Dr. Önder Duman’ın hazırladığı ve verdiği bir arşiv derlemesi beni tam 49 yıl öncesine götürdü.

49 yıl önce bu kentte bir bayrak yırtıldı ve bu kent yırtılan bayrak için ayağa kalktı. 18 Ekim’i 19 Ekim’e bağlayan gece şimdiki Sahra Sıhhiye Okulu ve Garnizon Komutanlığı’nın bulunduğu yerdeki ABD Radar Üssü’nde Türk bayrağı sarhoş dört asker tarafından gönderinden indirilmiş ve yırtılıp yakılmıştı.

O günlerde ben yavaş yavaş Samsunlu oluyordum, burada evlenmiştim, burada işe girmiş, Genç Ülkücüler Teşkilatı Samsun Şubesi’ni kurmuştum yüreği vatan sevdası dolu pırıl pırıl gençlerle. Bayrağın yırtıldığını o sabah haber aldık. Sonrası tam anlamıyla bir milli şuur patlamasıdır. Bizim öncülüğümüzde bu kent ayağa kalktı ve beş gün sonra o güne kadar emsaline pek rastlanmayan bir yürüyüş ve mitingle Türk’ün bayrak sevgisini dünyaya duyurdu.

Önder Duman Hoca’nın verdiği dosyada o olayın basına yansımaları vardı. Yayınladığımız bildiriyi ben kaleme almıştım. 48 yıl sonra yeniden okudum ve duygulandım. O bildiriyi sizlerle paylaşmak istiyorum; hoş görünüz lütfen.

“19.10.1969 günü Radarda bir Türk Bayrağı alçakça, şerefsizce tecavüze uğradı. Gönderden indirilen yırtılan sadece bir bez parçası değildi. Türk Milleti’nin şeref ve haysiyetinin timsaliydi. Asırlarca serhatlerden serhatlere koşturulan, burçlardan burçlara dikilen Türk Bayrağı idi. Yırtılan şey uğruna güneşlerin battığı hilaldi, yıldızdı.
Milliyetçi Türk Gençliği olarak sonsuz heyecanımızı bu güne kadar gizledik. Bu güne kadar sustuk, sabrettik, bekledik. O bayrakları bayrak yapmak için kanlarını akıtan 50 milyon şehidin ebedi yetimi olarak bekledik. Beklememizin tek sebebi, olayın bütün detayları ile aydınlatılması, suçlunun ortaya çıkarılıp layık olduğu cezaya çarptırılması idi. Ama bu yapılmadı ve kırılan gururumuz, çiğnenen haysiyetimiz yerlerde sürünmeye devam etti.

Ey Büyük Milletim,

Senin en zayıf anında bile şerefle, haysiyetle dalgalanan bayrağın bugün perişan duramaz. Senin izzeti nefsini, şeref ve haysiyetini hiçbir kuvvet çiğneyemez.

Unutma ki, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Türk Milleti’nin sesini, Türk Milleti’nin gücünü bütün cihana duyurmak azmindeyiz, kararındayız. Bayrağımızdan, vatan ve millet sevgimizden asla taviz vermeyeceğimizi hep bir ağızdan haykıracağız.

25.10.1969 Cumartesi günü saat 14.00’de İstasyonda başlayacak olan “Türk Bayrağına Saygı” mitingine katıl. Saygı sana… Selam sana… Bütün dünya bir kere daha titresin ve bütün dünya “Türk Bayrağı’na Saygı” mecburiyetini duysun.”

Teşekkürler Hocam, beni bugünden alıp 49 yıl önceye götürdünüz. Umutlarımı yeniden tazelediniz. Selam dünün gençlerine, selam şanlı maziye, selam kutlu yarınlara…


Osman Kara