Utanmak sadece insana has değil, hayvanlarda da var o duygu ama en çok insana yakışıyor. Bir başka ifade ile insanı insan yapıyor ya da insanlıktan çıkarıyor.
Büyüklerimiz adamın kötüsünü daha doğrusu adam suretindeki adamlıktan bihaberleri tarif ederken “Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz” derlerdi. “Ar damarı çatlamış” derlerdi. “Kork korkmazdan utan utanmazdan” derlerdi.
Şair de “Korkma ar bilenden açık sözlüden/ Arsız tandırında pişenlerden kork/ Adil görünüp de sonra gizliden/ Ardından kuyunu eşenlerden kork” diyor. Ne muhteşem bir ifade şu “arsız tandırında pişenler” ifadesi.
Arsız tandırında pişenler amip misali nasıl da hızlı çoğalıyorlar, nasıl da yayılıyorlar ve ortalığı kaplıyorlar, şaşırmamak elde değil.
Sadece bir sektörde değil hemen her sektörde var arsızlaşma ve buna paralel olarak yüzsüzleşme. Düne kadar kapısında nöbet tuttuğu efendisini bir kalemde harcayıp yeni kapılarda nöbete duranlardan geçilmiyor. Düne kadar sövüp saydıklarının kapısında kuyruğa girenler, hizmete koşanlar da var elbet. Biri olur da öbürü olmaz mı? Kapıkulları yer değiştirir, biri gider biri gelir, efendiler kulsuz, ağalar ırgatsız kalmaz.
Bunlar olur, oluyor da, alışamasak da, kabullenemesek de mecburen katlanıyoruz. Ne yazık ki giderek fazlalaşıyorlar. En çok da, bunların düne kadar “sadakat sunmaktan asla yorulmadıkları” patronlarını istedikleri makam ve mevkii vermediği için anında terk edip hasret duyulan makam ve cukkayı yeni bir efendide buldukları için saf değiştirmelerine, dönmelerine, dönekliklerine “idealizm” ve “halka hizmet” yaftası yapıştırmalarına kızıyorum.
Siyaset bu değil, fikir adamlığı, kalem ehli olmak ve halk önderliği bu değil. Dünün insanları, özellikle de gençleri inandılar ve inançları uğruna, idealleri uğruna istikballerini bir sigara izmariti gibi ayaklarının altına alıp millet hizmetine koştular. Ne korkup döndüler ne de alınıp satıldılar. Dünyalarını değiştirdiler ama saflarını değiştirmediler.
Şansım o kahraman idealistler çağına yetişmem, şansızlığım onları gördükten sonra bir de bugünlerin yanar dönerlerini görmek ve “ayaklar altında paspas” seviyesine düşürülmüş ideal kelimesini bir de onların ağzından duymak.
Osman Kara