Geçen günlerde yurdumuzun doğusu, büyük bir felâketle sarsıldı! 7.2 şiddetindeki deprem; altı yüze yakın insanımızın hayatını kaybetmesine, binlercesinin de yaralanmasına sebep oldu!.. Binlerce insanımız da evsiz/yurtsuz kaldı!.. Daha birkaç gün öncesinde mübarek vatan toprağına emanet ettiğimiz, aziz şehitlerimizin acısı henüz yüreğimizde iken, bu sefer de Van ve Erciş’ten gelen üzücü haberle bir kere daha yıkıldık! Bütün Türkiye, adeta yas çadırına büründü. Yine bir çok ocaklar söndü… Çocuklar babasız, annesiz; anne-babalar, evlâtsız kaldı!.. “Deprem” denen tabiî afet; insanoğlunun (yaratılmışın) kendisini var eden “Yaradan” karşısında, çaresiz ve güçsüz kalışını da bizlere bir kere daha hatırlatmış oldu. Sevgili okurlar! Geçtiğimiz günlerde, Bitlis ve Hakkari’de vatan hainleri tarafından hunharca katledilen güvenlik güçlerimizin kanı henüz kurumamışken, Osmaniye’de 2 polisimizin şehit edilmesi ve Bingöl’deki “canlı bomba” sonucu 3 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi ile bir kere daha sarsıldık! Yurdumuzu kana bulayan terör olayları ve hemen akabinde ki deprem felâketi, top yekûn milletimizi, derin bir üzüntüye sevk etti. Milletçe üzüntümüz elbette son derece büyük! 

Tesellimiz ise; milletimizi büyük ve diğer milletlerden farklı kılan, “iyi ve kötü günde” bir ve beraber olma özelliği!.. Kıymetli okurlar! Bilindiği gibi, 29 Ekim 1923’te yeni bir Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti doğdu! Türk Milleti’ni tarih sahnesinden silmek isteyen batılı milletler, yüz yıllarca içlerinde besledikleri haçlı kini ile hep birlikte üzerimize dört bir yandan acımazsızca saldırdılar! Türk Milleti, dünyanın süper güçlerine karşı hemen her cephede yiğitçe savaştı! Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da adeta destanlar yazdı!.. Ve… Milli Kurtuluş Savaşımız, zaferle sonuçlandı. Yeni bir Türk devleti de böylelikle doğmuş oldu. Değerli okurlar! 29 Ekim 1923; yeni bir Türk devletinin, “Türkiye Cumhuriyeti”nin doğum tarihidir. Devlet ve millet olarak “varoluşu muz”un tarihidir! Dolayısıyla Türk milleti için son derece önemli bir gündür. Bu sebeple de yeni Türk devletinin kurulmuş olduğu bu gün; daha sonraki yıllarda “bayram” ilân edilerek, “millî bir gün” olarak kutlana gelmiştir. 

 Kişilerin olduğu gibi, milletlerinde kaderinde hüzünlü ve neşeli günleri vardır elbet! “Ölenle ölünmez!” “Ölüde ağlarım, düğün de oynarım!..” sözleri “hayat” denen gerçeğin herhalde ta kendisi olsa gerek!.. Anlayacağınız; hayatımızın tamamı, ne neşeden ne de hüzünden ibaret!.. Kıymetli okurlar! Bilindiği gibi 23 Ekim’de Van’da meydana gelen ve milletimizi derinden üzen deprem dolayısıyla, bu yıl 88. yıl dönümü kutlanacak olan “Cumhuriyet Bayramı” törenleri, son anda “Başbakanlık Genelgesi” ile iptal edildi! “Cumhuriyet Bayramı” kutlama etkinlikleri kapsamında, eğlence ve resepsiyon gibi faaliyetlerin iptal edilmesi, elbette son derece yerinde bir karar! Ancak, resmi geçit törenlerinin iptalini anlamakta zorlanıyoruz!.. Ve… doğru bulmuyoruz!.. Cumhuriyet Bayramı; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin “doğuş günü”dür! Önemli bir gündür. Bayramdır! En büyük “millî” bir bayramdır! Millî bayramlar ise; şehitlerimizi ve gazilerimizi şükranla anmamıza, hayırla yâd etmemize vesile olurlar. Bu duygularla, yeni Türk devletinin kurucusu aziz Atatürk başta olmak üzere; O’nun silah arkadaşlarını ve vatan için şehit düşenleri de buradan rahmetle ve şükranla anıyorum! Cumhuriyet Bayramınızı kutlarken; Van depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı olanlara da acil şifalar diliyorum…