2023 genel seçimlerinin ardından siyasi deprem yaşanmış, özellikle ana muhalefet partisinin destekçi partilere bol keseden milletvekili dağıtması gündem olmuştu. Depremden masanın altına kapanıp çökerek saklanan ve kazançlı çıkan dört küçük parti vekilerini alarak kenara çekilmiş, iyi parti yedi şiddetinde sarsılmış olsa da yıkımı ufak sıyrıklarla atlatmıştı.   

            Bu depremden en çok etkilenen evin reisinin depreme yakalanan hane halkı tarafından reislikten düşürülerek güvenli bir eve konulması ve yeni bir reis seçmesi ile gündeme gelen ana muhalefet partisi olmuştur.

            Bir yıla yakın zamandır siyasi depremi konuştuk, yıkımı konuştuk, depremden kurtulanları konuştuk, depremden sonra ev reisliğine getirilen kişinin nasıl bir önlem alacağını konuştuk.

            Ve nihayet yeni bir deprem dalgası ile herkes sallandı.

            Şimdi bu sallantıdan etkilenenleri kısaca irdeleyelim.

            Akparti; Geçen depremde toki evleri gibi sağlam bir yapı içinde yakalandığı için etkilenmemiş, hatta dördüncü katın balkonundan enkaza dönenlere ve kurtulanlara bakıp tek güvenli çatının kendi siteleri olduğunu el sallayarak anlatmıştı.

            Ama şimdi öyle olmadı. Şimdi Toki sitesindeki evlerinin altından fay hattı geçti. Tamam ev yıkılmadı. Ama içindeki eşyalar birbirine girdi. Duvarlarda çok büyük çatlaklar oluştu. Tamam, bu depremde yıkım kararı alınmaz ama bir daha sallanırsa bu sefer çatlaklar gedik olur başlarına yıkılır.

            Şimdi betimlemeden çıkıp biraz gerçekçi konuşalım öyleyse.

            Emeklilik sisteminde yaşa takılanlardan başlayan tepkiler büyüdü gitti. Kademeli olması gereken bu sistemi bıçak gibi keserek yaparsanız bir gün ile yıllarca daha çalışmak zorunda kalanlar seni sarsar.

Bölücü ve yıkıcı terör örgütü ile mücadele ederken bir kesimin kayrıldığı, dokunulmadığı ama bir başka kesimden kişilerin sadece selam verdi diye hayatlarının karartıldığı gibi algı toplumda bu işlerle hiç işlerinin olmayanları bile rahatsız etti. Kalleş terör örgütlerinin siyasi ayağına dokunulmadığı, parası ve nüfusu olanların aklandığı ama simitçi, boyacı, memur, amirlerin mahkûm edildiği algısı ve bu mücadelenin topluma iyi anlatılamamış olması bu depremde iktidarı sarstı.

Memura verilen seyyanen zammın emekliye yansıtılmamış olası ve düne kadar aynı oranda zam alan memur ve emeklisinin arasındaki uçurumun dağ gibi büyümesi depremi tetikledi. Emekli yandım Allah derken sadece emeklilik yılı ilan edilerek bu dengesizliğin giderileceğini sanmak etkili oldu. Emeklinin sesi duyulmadı, duyulunan sese cevap verilemdi.

Astsubaylar, uzman çavuşlar, güvenlik görevlileri, özel okul öğretmenleri gibi toplumdaki bazı kesimlerin çalışanı ve emeklisi ve eşitleri arasındaki farkın giderilmesi için bir adım atılmaması sarsıntıyı artırdı. Örneğin devlette çalışan ile özel okul öğretmenleri arasındaki geliri dengeleyici bir kanun çıkmaması, emekli subaylara verilen özlük haklarının Astsubaylara yansıtmaması, aynı iş yerinde farklı maaş alan aynı statüdeki kişiler ile yasa düzenlemesi yapılmaması tetiklemeye etken oldu.

Kiracı ile ev sahibi arasındaki sorunlar başta olmak üzere daha etkili bir biçimde üç harfli marketler ile mücadele sıkıntısı bu depremin şiddetini artırdı. Kısaca Geçim seçimi öyle bir etkiledi ki duvardaki çatlaklar basit müdahale ile değil gerekirse yıkılıp yeniden yapılacak kadar güzel bir onarım ile kendine gelir hal aldı.

Topluma para harcamadan yapılan köprü, hastane, otoyol gibi yap işlet devret projelerinin anlatılamaması ve sanki garanti kapsamı ile devletin soyulduğu algısı depremin şiddetini bir derece artırdı.

Ve bence depremin en önemlilerinden biri farklı kişilerle mesela İstanbul Ankara gibi farkı belediye başkanları gibilerle gereksiz polemiklere girip, onlarla mücadelede onların eşitleri yerine devletin başkan, bakan, bürokratları ile saldırıyor algısı toplumda mazlum kişi algısı yaratması oldu.

Tamam, şimdi gelelim Akparti’nin bu deprem sonunda az da olsa bu enkazını nasıl kaldıracağına.

Başta enflasyon olmak üzere sorunlarla mücadele ederken adaleti tam tesis etmeli. Terörle mücadele, pahalılıkla mücadele, yabancıları ülkemiz üzerindeki algıları ile mücadele, iç dış mihraklarla mücadele gibi her konuda şeffaf ve adil olunmalı.

Gelir dağılımında adil bir paylaşım yapılmalı, zengin ile fakir arasındaki makasın kapatılmaya çalışılması, başta emekliler olmak üzere toplumda hak ettiği geliri alamayan kesimlere kaynak sağlanıp aktarılmalı ve en önemlisi yaptıklarının ve yapacaklarının topluma izahında daha etkili olunmalı.

MHP ye değinecek olursak;

Her şeyden önce kimileri algılamakta zorlansa bile gerçekten devlet adamlığını adı gibi yerine getiriyor Devlet Bey. Çünkü kargaşa, sıkıntı, olmasın diye taşın altına elini koyuyor. Sarsıntıdan buda etkilendi. Sarsıntı etkiledi elbette. Hem beraber hareket ettiği ve hem müstakil hareket ettiği durumlarda etkilendi.

MHP aynı deprem sarsıntısı gibi titreyip kendine gelmeli ve desteğe devam ederken özellikle gelir dağılımı ve adalet konusunda desteği ile hareket ederken ekonomiyi düzeltmek için hükümete ikazlarda bulunmalı ki bir daha ki depremde sağlam kalabilsin.

Gelelim kısa süre içinde ciddi sarsıntı ile aile reisi değiştiren CHP’ye.

Bu depremin sağlam kalan belki de baş partisi. Bu sefer balkondan olmasa bile bahçeye çıkıp etrafındaki yıkılanlara bakan bu parti oldu. Eğer bu depremden etkilenmemiş hatta kazananı olmasına rağmen etrafında olup bitenlerden iyi ders alır ve belediye başkanlarını iyi idare edebilirse bir sonraki seçimde balkona çıkamaması için hiçbir neden yok.

Başta Ekrem başkan, Mansur Başkan olmak üzere tüm kazanan başkanların unutmaması geren bir şey var.

Bu seçimi evet kazandınız ama bu sizin çok başarılı olmanızdan kaynaklanmadı. Başarılı olduğunuz alanların olması kaçınılmaz. Ama seçimi kazanacak kadar başarı değildi aslında bu. Biraz tencere siyaseti ile bu başarı geldi. O halde toplum size bir avans verdi. Bunu çok iyi değerlendirip bu depremi etrafınızı iyi imar ederek kalıcı kale getirebilirsiniz.

Peki, bu avansı değerlendiremezse ne mi olur? Bir yetmiş sene daha bekler bu başarının tekrarı için.

Bu seçimde üçüncü olan Yeniden Refah partisine gelirsek;

İnşallah sabun köpüğü olmazsınız. Akparti sayesinde genel seçimlerde bir yer edinen bu YRP Akparti küskünlerinin oyu ile bu başarıya imza attı. Akparti kendini bu depremin etkisinden çabuk kurtarıp kendine gelmezse YRP siyasi arenada kalıcı hale gelir kası halde bir üfleme ile söner. Sönmemek ve bundan sonraki depremlerden etkilenmemesi için elindeki belediyelere çok ciddi bir tahkimat yapması lazım ki yeni mevziler ele geçirebilsin.

İyi partiye gelirsek;

Valla bana bazıları kızacak, hoplayıp zıplayacak ama hiçbir partinin koltuk değneği olmadan seçime girmiş olmaları takdire şayan. Kendilerince dik durdular. Ancak bu depremde en fazla etkilenenlerden oldular. Bunda muhalif basının çok etkisi var.

Benim gibi karşı tez analizi yapmak için genel manada muhalif basın takip edenlerin net gördüğü gibi dün ablaları olanları bugün mahalle aralarında elinde maşrapa ile yardım dilenen yaşlı teyze kıllığına soktular. Bunu gören ahali etkilendi ve hanımefendi muamelesi yapmadı.

Oysa hür ve bağımsız yola devam edeceğini deklare eden iyi partinin alacağı oy oranı elbette bu değil.

Peki, ne yapacak. Hemen toparlanıp üzerindeki toz toprakları silkeleyip kaldığı yerden evini inşaya devam edecek yoksa geç kalıp etraftan yardım umarsa bir daha inşa edecek ev bulmaz.

Deva partisi, gelecek partisi, Saadet partisi ve Demokrat parti bu seçim depreminde enkaz altında kalanlardan oldu. Bunlar bence Ana muhalefet partisinin hanesinde elde etmiş oldukları başarının mirasını yediler ve bu miras tükendi.

Kılıçdaroğlu kaybederken sanki onların suçu yokmuş gibi almış oldukları vekiller ile köşelerinde etrafa caka satanların başında bulunanların kesinlikle hemen istifa etmesi lazım. Eski ülkücü şimdi demokrat olup ciddi şekilde CHP sözcülüğü yaptığı için muhalif ekranların ekran yüzü olan Cemal Bey gibiler bağıra bağıra konuşan yorumcu olmaya devam etmeli ve CHP kontenjanından vekil olanlar nasıl olsa istifa etmeyecekleri için bari kendi dünya görüşlerine göre diğer partilere geçerek siyasi hayatlarına deva etmeliler.

Ve son söz Zafer partisine olsun.

Milliyetçi çizgide olan partiler bu depremden çok etkilendiler. Adeta hepsi sekiz şiddetinde sallandı. Ama bu sallantıda bile kendince bir başarıya imza attı. Kimse birden bire yabancı karşıtlığı ile paralayan bu partinin yüzde onlara yirmilere gelmesini beklemezdi. Marjinal bir partinin alacağı oy oranına bence azda olsa ulaştı. Peki sonraları ne olur derseniz belki bir iki puan daha çıkış yapar ama bu arayı yani seçimsiz geçen dört yılı iyi değerlendirmeli.

Demlenen parti ile ilgili yoruma gerek yok. Onlar CHP ile işbirliği yaptıklarını CHP ile birlikte saklasalar da almış olduğu oy oranı gerçek sayıyı tutmadığı için bu işbirliği açığa çıkmış durumda. Dem partinin artık terörü bir yana bırakıp adam gibi Türkiye partisi olması lazım ki gerek yerel gerekse ulusal anlamda bundan böyle söz sahibi olabilsin. Yoksa ger depremde ayakta kalabilir ama asla güvenli bir şekilde depremden kurtuldum diyemez.

Siyasi deprem ve değerlendirmelere devam edeceğiz ama son bir paragraf açalım ve yapılan hatalara değinelim.

Akparti ve MHP iş birliğini daha derin yapabilirdi. Pek çok yerde kendi aralarında didişirken üçüncü biri çıkıp oturdu koltuğa. Eğer bu ittifak pazara kadar değilse mezara kadar sürmesi için daha ciddi ve ayrışmadan birliktelik yapılmalı. Elbette yanlarında BBP olmalı ve daha fazla değer verilmeli bu partiye.

Son söz diyoruz ama uzayıp gidiyor iste analiz. Tamam son bir iki cümle olsun bunlar ve burada keselim;

Siyasi partilerde aday tespitinin ne denli hayati önem taşıdığını CHP Kırıkkale’de gösterdi. Aday adı götürdü. Ahmet Bey cenazede düğünde çarşıda pazarda halkın içinde olduğu algısı (belki de gerçeği ile) başkanlığı aldı. Diğer partilerin adayları hakkındaki düşüncelerimi yazacağım ileride.

Ama il genel ve belediye meclisi üyeleri seçilirken ve sıralama yapılırken hiçbir partinin proje ve katkı sağlayacak kişileri öncelediğini sanmıyorum. Falancanın dayısının oğlu ve şu kadar zengin düşüncesi ile sıralama yapıldığını çok ciddi düşünüyorum. Aksini düşünen yani meclis üyelerinin etkin kişilerden oluştuğunu söyleyen varsa bende göreceğiz öneri ve mücadeleleri ile önümüzdeki süreçte diyeceğim. Bu arada asla sözüm bu konuda aslanlar gibi bu işi başaracak olanlara değil, benim sözüm hem kel hem fodul olan yani hiçbir birikimi olmadan birilerinin ve ya paranın gücü ile orada olanlara.

Sonra devam edelim diyelim ve keselim.