Dün olduğu gibi yarının dünyasında da tarihe sözünü geçirecek, toplumun efendisi olacaklar zihinsel olarak deneyimi, tecrübesi, bilgisi, birikimi olan insanlardır. Tarihi yazanlar da yönetenler de söz sahibi olanlar da insanlığa hükmedenler de medeniyetlerin ve uygarlıkların gelişmesine katkıda bulunanlar da kahramanlardır. Onlar üstün bilgi ve yeteneğe sahip insanlardır ve binlerce ton cüruftan çıkarılan bir gram mücevher gibidirler. Her biri olağanüstü zekâsı ve düşüncesi ile tarihin yönünü değiştirmişlerdir.

Toplumlar ikiye ayrılır, aklını rasyonel şekilde kullananlar ve kuru kul yığınları. Yığın faydalı değer üretemez, kontrolsüz şekilde çoğalır, sadece bağırır hem kendine hem de ülkesine zararlıdır, kendi çıkarını düşünür, karnını doyurmaya çalışır, karar yetkisi yoktur. Yönetilmeye, güdülmeye dünden razıdır. Ayakta kalabilmek için güce tapar, batıla biat eder, her türlü yanlışa sahip çıkar. Sadece çürümüş toplumlarda yığınlar oluşur. Çürüyen toplumlar yoğun şekilde yaşadığı kargaşadan anlaşılır. Böyle toplumlarda her kafadan bir ses çıkar, her söz ve kelime birden fazla, değişik anlamlara gelir. Hiçbir fikirde, duyguda, düşüncede anlaşamazlar, uyum sağlayamazlar. Toptan karanlığa sürüklenirler.

Yaşamın anahtarı, yüklerin en ağırı sorumluluk sahibi olmakta yatar. Sorumluluk sahibi aileler ve toplumlar başarılı olmuşlardır. Bugün kol ve gövde gücü bitmiştir, devir matematik, lojik, teknolojik, akıl, zihin, bilim çağıdır. Savaşlar dahi bir butona bağlı hale gelmiştir. Akıl ve bilim çağına ayak uyduranlar ancak ayakta kalabilir, diğerleri ise tarihin çöplüğünde yok olup giderler. Dünyanın en gelişmiş ülkeleriyle yarışabilmenin, ayakta kalabilmenin, çağdaş uygarlık seviyesine yükselebilmenin yolu birikimli, deneyimli, donanımlı, bilge karakterli, zeki çocuklarla, yeni nesil gençlerle sağlanabilir. Ülkemizin aydınlık geleceği buna bağlıdır.

En büyük değerlerimiz çocuklarımızın başarısı, huzuru, güveni, mutluluğu ve yarınlarının garantisi organize olmuş, sorumluluk sahibi anne, baba, ebeveynlerin olağanüstü gayret ve çabasına bağlıdır. O nedenle çocuklarınızı ezbere alıştırmayın, birebir eğitimiyle ilgilenin. Onları düşünmeye sevk edin. Sürekli sorular sorun, sizlere soru sormasına fırsat verin. Bu etkileşimden bilgi kıvılcımları fışkırır, bilgi ise bakar gezer, uyuyan ruhları uyandırır. Bir kere ruhu uyandığında gerisi kendiliğinden gelir, çünkü uyanan ruh bir daha asla uyumaz. Bilgiyle tutuşan yürekten birikimli dâhiler çıkar.

Fazla uyumayın, fırsat bulduğunuzda okuyup, aklınızı, zihninizi artırın, kitaptan korkmayın kitapsızlıktan korkun, çünkü kitap ışıktır, aydınlıktır, cehaletin, karanlıkların ve bağnazlıkların düşmanıdır. Kitap sayesinde ışık olup önce kendinizi sonra etrafınızı aydınlatır, iyiyi-kötüyü, doğruyu-eğriyi, tüm hakikatleri anlar, aklınızı ve zihninizi artırıp kanatlanarak yükseldiğinizi anlarsınız. Ve yukarılardan aşağılara baktığınızda karanlıkları, ihanetleri, cehaletleri görüp iyi ki kurtulmuşum diye sevinirsiniz. Unutmayınız ki sırtlanlar arkadan dolanır, hainler karanlıkları sever, yarasa güneş görmez, hırsız geceyi ister. Çarkı dönmeyen kuyu kurur, çalışan beyin ışıldar, çalışmayan beyin köleliğe mahkûmdur.

Bu günkü tarihten 4000 yıl önce Antik Mısırda Firavun dile getirmiş: “Tanrıların tanrısı, ışığı, aydınlığı, güneş Samsat’tır, ben de ışığın oğlu Ramses’im. M.Ö. 1768’de Babil Kralı Hammurabi: “Ben gece rüyamda kâinatı ısıtan, ışıtan, aydınlatan güneş tanrısı Samastı gördüm, bana vekillik verdi, bundan sonra ışığın yolundan yürüyeceğim” diye taşlara kazımış, Musa Peygamber (a.s.): “Kâinatın sahibi tanrı güneştir” demiştir. Ve Yüceler Yücesi Allah: “Ben kâinatın ışığıyım, nuruyum” diye seslenir. O yüzden hep okuyun, okuyarak ışık olun. Işık Yüce Yaratanın cemali ve aydınlık tezahürüdür. Aydınlanmış insanlardan “Ne mübarek insan, alnından nur akıyor.” diye övgüyle bahsedilir.

Aşağılar karanlıktır, aşağılarda sadece uğursuzluklar, cehalet, kavga, cinayet, kin, nefret, ihanet vardır. Yukarılar aydınlıktır, yukarılar rahmet ve bereketin, ilahi nurun, ışığın aktığı kaynaktır. Aydınlığın, ışığın olduğu yerde karanlıklar kaybolur, barınamaz. Sadece bilge ve aydınlanmış insanlar hayatın gerçeklerini anlayabilir ve tanrının katına yükselebilirler. Ve o zaman tüm ilahi güzellikler hemen yanınıza gelir. Sevgiyle gelir, huzurla gelir, mutlulukla gelir.

Aklınızı artırın, artırmaya çalışın, aklını artıramayanlar belalardan kurtulamaz. Akıl da bilgi sayesinde artar. Kişinin aslı sohbetinden belli olur. İnsanı konuşmasıyla tanırsın. Yalnızca bilge insanlarla görüş, konuş, ruhunu rahatlat, onların ışığında aydınlan. Cahil insan görürsen ardına bakmadan kaç. Ey bu günün gençliği, ey benim neslimin biricik evlatları, başarı karıncalar gibi, bal arıları gibi çalışıp devler gibi eserler vermekle sağlanır. Ülkemizin geleceği, yarınımızın teminatı bilge, dahi seviyesinde aydınlanmış gençlerle mümkündür. Kitaba eğilmeyen hiçbir baş taç giyemez, bugün kitaba eğilen baş yarın iktidar tacını giyer. Kitaba eğil kendi ışığını kendin yak, geleceğini aydınlat, karanlıkları yok et. Unutma ki sadece ışık olmuş, aydınlanmış, bilge insanlar tanrı katına ulaşabilir. Ve bilge insanlar tanrının komşusudur.