Hayatın akış seyrine durup baktığımız vakit, sanki hiç ölmeyecek gibi büyük işler peşinde koştuğumuz aşikâr. Bu çetrefilli hikâyenin elbet bir sonu olduğunu bildiğimiz halde, nedense sonu olmayan bir anlam yüklüyoruz. Sonunu bilip, sonsuz bir hayat olduğu yalanına inanan tek canlı insan. Hâlbuki gelmekte gayemiz belli olduğu halde, gayemiz dışında birçok meselelere gem vurmaktan imtina etmiyoruz. Yarım kalacak o kadar çok işlerimiz var ki. Aldığımız kitapları okuyacak ne zamanımız var, nede ömrümüz yeter belki. Bir işe başlayıp ve bitirip, diğerine başlamak yerine nedense, başladığımız işi hep öteliyoruz. Ötelediğimiz zaman diliminde biz olur muyuz orası muamma? Aslında insan tek gerçeğe inanmak yerine, kendine inanılacak birçok yalan uydurmakta mahir. Herkesin kendine uydurduğu yalanları vardır.  Yaşları kemale ermiş insanlar, nedense daha çok bağlanıyor dünyaya. Öleceklerini hissettikleri için mi bilinmez ama yapacakları işleri dinleyince sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi davranıyorlar. Üstat Sadî-i Şîrâzî’nin Gülistan adlı eserinin bir bölümde “Hastanın başında sabah kadar ağladı refakatçi. Sabah olunca hasta iyileşti, refakatçi öldü.” Aslında ölüm genç yaşlı çocuk dinlemiyor. Hepimiz ölecek yaştayız.

“Ya Nakkaş! Biraz gez, dünyanın hiç kimsenin olmadığını anlarsın. Nereye kök salsan bir başkalık bir yabancılık taşıdığını. Nereye adım atsan sona kaldığını. O zaman anlarsın Âdem’den bu yana bu yer’li olmadığını. O ilk adımın hatırası yerli yerinde bu kadar taze dururken neyi neresinden kurcalasan arkasından bir iğretilik bir sonradanlık çıkacağını. Mülkün gerçek sahibi bu kadar zahirken, toprak üzerinde kimsenin kimseye bir öncelik hakkı bulunmadığını, sadece bazılarının biraz erken geldiğini bazılarınınsa biraz geç kaldığını” diye yazmış Nazan Bekiroğlu, ‘Yol Hali’ isimli kitabında.

Biz buralı değiliz aslında. Hani topraktan yaratıldık ya ve her şey aslına rücu eder. Topraktan geldik toprağa döneceğiz. Mühim olan çamurlaşmamak. Bizden istenilen ile varmak. Kim ne ile gitmiş ki bu dünyadan. Peşinden koştuğumuz metalar, hiçbir anlam ve önemi olmadığını anladığımız vakit çok geç olacak. İnsan geldik dünyaya, insan ölmek bütün mesele.